Türk Saatforumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Saat Forumu-www.turksaatforumu.com - Saatlerin Hyde park'ı-Saat Sohbeti
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sanayii maceralarım...

Aşağa gitmek 
+9
taskinuslu
teng
sifujack
watcher
cemele
ertay
M.Ali Sade
deka
parabellum p08
13 posters
YazarMesaj
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedPerş. 6 Mayıs - 21:32

Arkadaşlar, Bmw' yi görünce, başka marka da olsa benim de sanayiide yaptırmış olduğum tamirlerle ilgili maceralarım aklıma düştü. Anlatırken eğlenceli, yaşarken acıtan bu tecrübelerimi, sizlerle de paylaşayım dedim. Yaklaşık 1 yıl önce arabamı değiştirdim. Bu klasmanda aldığım ilk araç olduğu için, haliyle biraz da acemiliğini çekmedim değil. Çok temiz hatta vali arabası diye aldığım aracım, bir süre sonra klima arızası verdi. Yaptırmaya götürdüğümde ön göğüs komple inecek dediler.Mutsuz günlerim o gün başladı işte. Sadece söküp takma için 400 lira istediler. Seve seve verdik tabi. Parça, işçilik derken 600 liralık bir faturayı elime alıp eve geldim.Cep delik cepken delik, hanım deseniz , çocuğun mama parasını verdin arabaya, yok bir kamyon saati nereye takacakmışım, bu kadar av malzemesi evde olur muymuş, falan filan yedi beynimi. Moralsiz günler, devam etti gitti. En son bir gün yolda giderken vites fırrr diye boşa düştü, gittim şanzımancıya. Ufak bir bakım yaptıracağım, bana göre. Otomatik şanzımancı arkadaşımız, bakarız hoca dedi. Ben de bekliyorum. Biraz sonra lifte kaldırıp baktığı arabanın yanından ayrılıp bana geldi ve diyalog şöyle gelişti:

Şanzıman insanı: Hocaam,senin şanzuman içine vermiş
Talihsiz kullanıcı: Buyur, nasıl?
Şanzıman insanı: Şanzuman diyoom, ölmüş ölmüş.1500 lira sıkışmış arasına.

Tam o anda yutkundum ve uzaklardan , Neşe ile Kaya'nın, Hakkı ile Oya'nın, iniltiyle karışık seslerinin kulağımda yankılanmaya başladığını farkettim. Bana selam söyleyip, el ve kol hareketleriyle mansiyon ödülü aldığımı gösteriyorlardı. Crrrrrrrt, başımın üzerindeki görüntüyü dağıtarak tekrar sordum.

Talihsiz kullanıcı: Ee evet, napcaz şimdi?
Şanzıman insanı: Hocaaa, kim dedi sana bunu al diye.

Oracıkta, zaten benim, bu çöldeki bedevi kadrosuna mensup tek kişi olduğum, gökten yağan mühimmat ile benim başıma düşenin farklı parçalar olacağı, yere düşse bile sekip, benim hatrımı yine soracağı konulu, kısa bir fragman attım. Allahtan halime acıda da 550 liraya kurtardım.

Başka bir gün parkettiğim yerdeki yağ lekelerini görünce bu seferde motorcuya gittim. O da cigarasından aldığı nefesi, ağzının yanından dışarı verip, sağa tükürdükten sonra ( olaylar tamamen gerçektir), hocaaa dedi,

Motorcu dost: Hocaaa, gel gel bak aaa buraya.
Alışmış müşteri: Evet yavaş söyle, bekliyorum.
Motorcu dost: Senin bu grank gasnaa var ya (Bu parçamıza Krank kasnağı dendiği de oluyor ) Bunun ............. gaymış .

Düşündüm şimdi, bir krank kasnağına neden hemen orda , feminen bir kimlik yüklenmişti? Bunun adı geçen uzvu neresindeydi? Ben nasıl göremedimdi? Falandı, filandı bir de fişmekandı.

Alışmış müşteri: Eee napcaz şimdi?
Motorcu dost: Hocaam, bunun çıkması var, 150 liraya alırsın. Ondan dakalım. Aha bak arkadaşın elinde var.

Biraz sonra arkadaş kapıda, elinde kasnak olduğu halde belirdi. Mario dan sonra Luigi de geldiğine göre kadro tamamdı. Arkadaşın, görevini yapmanın ve rolünü bitirmenin manevi rehavet hazzıyla oradan ayrılmasını müteakip, parçayı taktık. Yine cılcıbır eve döndüm, yine aynı plak, yine aynı otomatik reaksiyon v.s.

Ertesi gün, sanayiide iş yaptıran başka bir arkadaş yanıma geldi ve laflamaya başladık. Şöyle bir diyalog geçti:

Moral bozucu arkadaş: Aabi, sanayiiye Allah düşürmesin. Arkadaşın biri geçen bir motorcuya gitmiş. Biraz pahalı demişler o da internetten bakmış almış parçayı.

Aldanmış insan: Yaa neymiş parça ki?
Moral bozucu arkadaş: Krank kasnağı var ya. Sıfırı 100 liraymış. Burda da önüne gelen mallara 150- 200 den çakıyorlar işte. Nereye abi hayırdır?
Depresif kişi: Ma ma mal değil mi? 100 lira. Anam anam boynumda bi şeyler pıtlıyo. Selamün kavlen. İpraaam su getir.

İşte böyle dostlar, hafif egzajereyle karışık da olsa, benim hikayenin bir bölümü bu. Tıpkı saat alımlarımda da ilk seferlerde böyle düdü.., şey yani aldandığım oldu. Çakalların ortasına düşüp de, fiyatından fazla masraf çıkaran saatleri aldığım da oldu. Zaten tamir işine de böyle başladım ya. Deneme yanılma, çoğu zaman, en öğretici yoldur. Şimdi de naçizane, yeni başlayan arkadaşlara yardımcı olmak istiyorum buradan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
deka

deka


Mesaj Sayısı : 5518
Kayıt tarihi : 04/07/09
Yaş : 65

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedPerş. 6 Mayıs - 23:52

Trajikomik, olaylar, anlatım ilginç ve güzeldi bir çırpıda okudum, gülsem mi, gülmesem mi bilemedim, eline sağlık, maalesef güzel ülkemin gerçekleri bunlar, işte bunlardan dolayı insanlar en küçük işlerinde aldanmamak için hep tanıdık birilerini arıyor ya.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir
Anonymous



Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 7 Mayıs - 3:30

.


En son katil balina tarafından Perş. 9 Eyl. - 4:18 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M.Ali Sade

M.Ali Sade


Mesaj Sayısı : 404
Kayıt tarihi : 05/01/10
Yaş : 65

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 7 Mayıs - 4:24

Sanayilerde benim de çok günlerim geçti.

Yıl 1990.Bu foruma resmini eklediğim 1965 model BMW'ye Muş'ta biniyorum.Yalnız arabanın ön düzeni bozuk.Çukurlara girip çıkınca kafa sallamaya başlıyor.Ama oralarda ön düzenden anlayan kimse yok.Yeni açılan bir Renault servisi ön düzenden biraz anlayan bir eleman almış .Onu tavsiye ettiler.Genç bir çocuk.İstanbul'da biraz bu işlerin nasıl yapıldığını görmüş.Serviste ise bir kanaldan başka bir cihaz,alet vs.yok."Bırak ağabey ben bakayım" dedi.Bıraktım, akşama uğradım."Rot başlarında çok boşluk vardı,söküp çekiçledim,tamamen düzeldi" dedi.Eskiden yenisi bulunamayınca rot başları presle sıkıştırılırdı,ama çekiçle de yapılabileceğini düşünmemiştim.

Servisten çıkınca kontrol ettim,değişen bir şey olmamıştı,arıza devam ediyordu.Rot başlarına şöyle bir göz attım,ellememişti bile.Zaten esas sorun da rot başlarında değil direksiyon kutusundaki aşırı boşlukla pitman kolundaki boşluktu.Direksiyonda çeyrek tura yakın bir boşluk vardı.

O civarda o yıllarda tek rot-balanscı Bitlis'te vardı.Bitlis'teki usta da aslen Manisa'lı ve orada askerlik yaparken bu açığı keşfedip orada kalmış bilgili ve çalışkan bir elemandı.Mutki yolu üzerindeki dükkanının önünde şimdiki TÜV Araç Muayenesi kuyrukları gibi kuyruk oluşuyordu.

Bir sabah erkenden kalkıp Bitlis'in yolunu tuttum.Kuyruğun en başlarında bir yer buldum.Sıra bana geldiğinde usta beni hiç konuşturmadı,hemen direksiyon kutusunu söktü,içerisinden makarasını çıkarttı ve yan taraftaki tornacıya bu makaranın aynısını sipariş etti.

Şimdi olsa ben bu işe razı gelmem.Çünkü koskoca BMW firmasının en sert çelikle imal ettiği bu makaranın basit bir torna atelyesinde "demirden" imalinin netice vermeyeceği muhakkak.Halbuki o yıllarda genciz ve tecrübe yok.Makarayı yaptırıp kutuya taktırdık.Bizim direksiyonun boşluğu - saatten esinlenerek söyleyeyim-önceden onbeş dakika iken bu makara ile yedi sekiz dakikaya düştü.Bizim Parabellum hoca gibi iyi bir sövüşlenip sevinçle yola koyuldum.

Aradan on-onbeş gün geçmemişti ki bizim yumuşak demir makara bir manevra esnasında unufak olup kutunun içerisine dökülüverdi.Allah'tan yolda olmadı,canımızdan olurduk.BMW çok seri ve hızlı bir arabaydı çünkü.

Tornacıya örnek olarak verdiğim yıpranmış makarayı bir punduna getirerek oradan alarak bagaja atmıştım.Arabayı ite kaka orada bir kanala çekerek bu defa direksiyon kutusunu kendim söktüm.İçinde ufalanan demir makarayı iyice temizledikten sonra eskisini taktım.Burada şunu itiraf edeyim.Direksiyon kutusuna bağlı rotlara komuta eden kolu çok da hesaplayarak takmama rağmen biraz kayık takmışım ki araba sola adeta nokta dönüşü yapabilirken sağa biraz az dönüyordu.

Bir gün yolum Malatya'ya düştü.Bir atasözü vardır "Köylüyü hayvanat bahçesine götürmüşler,en çok keçiye bakmış".Bütün gün zaten keçilerle berabersin,git file bak,aslana bak ,ama olmaz illa ki keçi.Ben de Malatya'ya gezmeye gittim,hurdacıları geziyorum.Bir hurdacıda 2002 BMW ye ait üzerinde pırıl pırıl rot ve rot başlarıyla,pitman koluyla beraber takım halinde bir direksiyon kutusu buldum.Arabaya ne olduysa bunu bu şekilde üzerinden söküp almışlar.Ona da iyi bir para verip aldım.

Ve artık tecrübe kazandığımdan aynı kanala arabayı çekip sistemi tadil ettim.Boşluk sadece iki dakikaya düştü.Ve nasıl olduysa hiç sağa ya da sola çekme yapmadı.Ama hem çok para harcadım ve hem de çok uğraştım.Ancak çok güzel bir ön takım yaptım.

Bu arabanın maceralarının devamı da var.Ama az sonra...

Herkese selamlar...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir
Misafir
Anonymous



Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 7 Mayıs - 5:32

.


En son katil balina tarafından Perş. 9 Eyl. - 4:19 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
deka

deka


Mesaj Sayısı : 5518
Kayıt tarihi : 04/07/09
Yaş : 65

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 7 Mayıs - 6:09

Madem başladık bende küçük bir anımı anlatayım, kullandığım araç garanti kapsamında, ancak ön amortisörlerde sorun var ve değişmesi gerekiyor, servise gittim dediler ki ön amortisörlerin değişmesi gerekiyor, değiştirin o zaman dedim, cevap aynen şöyle, üzerindekiler şu .......marka, bizde o yok bu var bunlara fark vermeniz gerekir, bende aldım sazı elime "kardeşim bu araç garanti kapsamında değil mi, evet, ben bunu alırken üzerinde hangi amortisör var bilebilirmiyim, hayır, fark falan vermem değiştirmeye mecbursunuz, sıkıyorsa değiştirmeyin derken servis müdürü geldi, durumu anlatınca,müşteri hakjlı gereğini yapın dedi ve işi hallettik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ertay




Mesaj Sayısı : 1062
Kayıt tarihi : 13/08/09

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 7 Mayıs - 10:27

M.Ali hocam,
Bitlis'teki bahsettiginiz rot, balans ustasının ismi Ahmet olabilirmi? Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
cemele

cemele


Mesaj Sayısı : 537
Kayıt tarihi : 30/04/10
Yaş : 49
Nerden : Istanbul

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 7 Mayıs - 11:03

8 yil once su krizin vurdugu donemde su anki isyerim haklarimizi verip 9 ay ara vermisti. Bu surede bende yeni islere bakiyorum ve is buldum ama arac verecekler. Bende soforluk yok.
O zaman bir arac kiralayip arkadasi da yanima alip tenha yerlerde kullanmaya basladik. Nasil olduysa taaa esenyurt taraflrinda filaniz. Arac ta sahindi herhalde. Kullaniyorum stop ediyor kalkiyoruz gidiyorus neyse bir ara bi baktim vites elimde heyacanla arkadasa ne oluyor filan arkadasda cok tecrubeli degil. Neyse Allahtan 1 de kalmis zar zor bi tamirciye geldik. Bilmedigimiz yer o zaman 120 tl ye tamir ettirdim. Sonra arac gidiyor kullaniyorum ara sokaklar ama tenha. Arkadas surda cay icelim diye bir kahvehane tarzi yer gosterdi. Tamda onunde bir Hyundai minibus var. Ben iyice yaklasma dusuncesi ile ayagimi gazdan cektim debryja basinca birden bosta suratlendi ve küüüüt ondeki minibuse vurdum. Adamlar cikti tamponda kucuk gocme var bizim tampon haşsat olmus. Adamlar anladilar yabanciyiz ve belali kesim fazla para koparmiya calisiyor. Neyse ben telefonda polisle konusuyormus numarasi yaptim ve adamlara hicbirsey olmayan tampon icin 10tl verdim. Sonra gidip bizim kiralik arabanin tamponunu 30 tl ye anlasilmasin diye cikma bisey taktirdik.

Valla kiralik arabada kasko varmiydi o zaman bilmiyorum sanirim kiralama firmasida bana vitesi bozuk araba vererek tamir ettirdi.

O zaman dedim ki ben manuel araba kullanamam psikolojik olarak 1.5 sene oncesine kadar hic araba alma kullanma, merakim olmadi. Allahtan sirket arac icinde yaptigimiz isler icin mutlaka sofor gerekiyordu. Sıkıntı olmadi hic. Daha dogrusu calisanlara arac kullanmak yasak.

1.5 sene once Oglum oldu daha 10 gunluk 2009 12ekim hava soguk hastaneden ciktik eve gidecegiz ogle saati ev yakin taksi 4tl tutuyor. 2 taksi cevirdim, nereye abi diyor? Ben evi soyluyorum adam abi arabayi teslim edecegim. İkincisine agzima gelen kufur gitti yuzune tartakladimda disarda ki cocugu dusunerek. 3. taksi aldi bizi. Sonra kendi kendime araba alip kullanmak icin soz verdim 2 ay icindede otomatik su andaki Golf aracimi aldim. Kapinin onune park ettim gece 1-2 gibi yollara cikiyorduk dolasip geliyordum. Sabah horoz otmeden cikip trafik yogunlasmadan geri park yerime geliyordum.

Allaha sukur daha kendimi cok iyi sofor olarak gormuyorum ama dikkatliyim uzun yollara filan gittim Istanbul trafiginde fazla dar ve sıkıntılı yerlere girmeden araci kullaniyorum. Ama manuel arac kullacagimi sanmiyorum. Kullanamam.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
watcher
Admin
watcher


Mesaj Sayısı : 6994
Kayıt tarihi : 01/07/09
Yaş : 66

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 7 Mayıs - 20:22

Benden de bir tane:

Yil 1978, bmw 2002 ile turkiyeye geldim, ama ulkeye giris yapip ilk benzin aldiktan sonra motorda bir sakirtidir gidiyor, neyse istanbula geldim, ilk isim kucukcekmecede anayol ustunde benzincideki tamirciye girdim, oldukca da chik bir gorunusu var.
Adamlara derdimi anlattim, actilar baktilar ve abi sen bir cay ic bir saate gel yapariz dediler.
Ok ben bir saatlik turdan sonra geldim, henuz is bitmemis, tam bitirmek uzereler, adam yanima bir delko kafasi ile geldi, o zamanlar bujilerden gelen kablolarin dagitim kafasi mi ney iste oyle bisey, catlamis ama yapistirdim artik biseyi olmaz, sorun biter dedi. OK ne yapalim.
Bu arada bir de baktim bir bmw daha kenarda duruyor, tam cayimi icip arabamin son rotuslarini beklerken onumde kim belirdi dersiniz, Ugur Dundar... Tanistik sohbet ettik, o da bmw hastasiymis ama arabasinin delko kafasi catlamis ve bulamiyormus, o gun sansi varmis usta telefon edip bir tane buldugunu soylemis ve o da taktirmaya gelmis.
Benim yas 18, kendimi dunyanin en kotu durumunda hissederek oradan ayrildim.
Meger o sikirti da benzin oktaninin dusuk olmasindan geliyormus, izmirde yeni delko takan usta soyledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.turksaatforumu.com
deka

deka


Mesaj Sayısı : 5518
Kayıt tarihi : 04/07/09
Yaş : 65

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedC.tesi 8 Mayıs - 0:26

Senin delko Uğur Dündar a gitti herhal.. fumeur
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
sifujack

sifujack


Mesaj Sayısı : 597
Kayıt tarihi : 26/01/10
Yaş : 37
Nerden : izmir

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedC.tesi 8 Mayıs - 3:29

keşke gerçeği orada dündara söyleseydin de kendine usta diyen adamın haddini bildirtseydin abi,Dündara da haber malzemesi olurdu diable

Hakan abinin bahsettiği durumları da çoğumuz yaşamıştır ,böyle durumlar insanın farklı şeylere olan hevesini azaltıyor,bu gibi durumları gördüğümden arabalardan çok soğudum hiç ilgilenmiyorum
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
teng

teng


Mesaj Sayısı : 5338
Kayıt tarihi : 04/07/09
Yaş : 67
Nerden : İstanbul

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedC.tesi 8 Mayıs - 4:18

parabellum p08 demiş ki:
Arkadaşlar, Bmw' yi görünce, başka marka da olsa benim de sanayiide yaptırmış olduğum tamirlerle ilgili maceralarım aklıma düştü. Anlatırken eğlenceli, yaşarken acıtan bu tecrübelerimi, sizlerle de paylaşayım dedim. Yaklaşık 1 yıl önce arabamı değiştirdim. Bu klasmanda aldığım ilk araç olduğu için, haliyle biraz da acemiliğini çekmedim değil. Çok temiz hatta vali arabası diye aldığım aracım, bir süre sonra klima arızası verdi. Yaptırmaya götürdüğümde ön göğüs komple inecek dediler.Mutsuz günlerim o gün başladı işte. Sadece söküp takma için 400 lira istediler. Seve seve verdik tabi. Parça, işçilik derken 600 liralık bir faturayı elime alıp eve geldim.Cep delik cepken delik, hanım deseniz , çocuğun mama parasını verdin arabaya, yok bir kamyon saati nereye takacakmışım, bu kadar av malzemesi evde olur muymuş, falan filan yedi beynimi. Moralsiz günler, devam etti gitti. En son bir gün yolda giderken vites fırrr diye boşa düştü, gittim şanzımancıya. Ufak bir bakım yaptıracağım, bana göre. Otomatik şanzımancı arkadaşımız, bakarız hoca dedi. Ben de bekliyorum. Biraz sonra lifte kaldırıp baktığı arabanın yanından ayrılıp bana geldi ve diyalog şöyle gelişti:

Şanzıman insanı: Hocaam,senin şanzuman içine vermiş
Talihsiz kullanıcı: Buyur, nasıl?
Şanzıman insanı: Şanzuman diyoom, ölmüş ölmüş.1500 lira sıkışmış arasına.

Tam o anda yutkundum ve uzaklardan , Neşe ile Kaya'nın, Hakkı ile Oya'nın, iniltiyle karışık seslerinin kulağımda yankılanmaya başladığını farkettim. Bana selam söyleyip, el ve kol hareketleriyle mansiyon ödülü aldığımı gösteriyorlardı. Crrrrrrrt, başımın üzerindeki görüntüyü dağıtarak tekrar sordum.

Talihsiz kullanıcı: Ee evet, napcaz şimdi?
Şanzıman insanı: Hocaaa, kim dedi sana bunu al diye.

Oracıkta, zaten benim, bu çöldeki bedevi kadrosuna mensup tek kişi olduğum, gökten yağan mühimmat ile benim başıma düşenin farklı parçalar olacağı, yere düşse bile sekip, benim hatrımı yine soracağı konulu, kısa bir fragman attım. Allahtan halime acıda da 550 liraya kurtardım.

Başka bir gün parkettiğim yerdeki yağ lekelerini görünce bu seferde motorcuya gittim. O da cigarasından aldığı nefesi, ağzının yanından dışarı verip, sağa tükürdükten sonra ( olaylar tamamen gerçektir), hocaaa dedi,

Motorcu dost: Hocaaa, gel gel bak aaa buraya.
Alışmış müşteri: Evet yavaş söyle, bekliyorum.
Motorcu dost: Senin bu grank gasnaa var ya (Bu parçamıza Krank kasnağı dendiği de oluyor ) Bunun ............. gaymış .

Düşündüm şimdi, bir krank kasnağına neden hemen orda , feminen bir kimlik yüklenmişti? Bunun adı geçen uzvu neresindeydi? Ben nasıl göremedimdi? Falandı, filandı bir de fişmekandı.

Alışmış müşteri: Eee napcaz şimdi?
Motorcu dost: Hocaam, bunun çıkması var, 150 liraya alırsın. Ondan dakalım. Aha bak arkadaşın elinde var.

Biraz sonra arkadaş kapıda, elinde kasnak olduğu halde belirdi. Mario dan sonra Luigi de geldiğine göre kadro tamamdı. Arkadaşın, görevini yapmanın ve rolünü bitirmenin manevi rehavet hazzıyla oradan ayrılmasını müteakip, parçayı taktık. Yine cılcıbır eve döndüm, yine aynı plak, yine aynı otomatik reaksiyon v.s.

Ertesi gün, sanayiide iş yaptıran başka bir arkadaş yanıma geldi ve laflamaya başladık. Şöyle bir diyalog geçti:

Moral bozucu arkadaş: Aabi, sanayiiye Allah düşürmesin. Arkadaşın biri geçen bir motorcuya gitmiş. Biraz pahalı demişler o da internetten bakmış almış parçayı.

Aldanmış insan: Yaa neymiş parça ki?
Moral bozucu arkadaş: Krank kasnağı var ya. Sıfırı 100 liraymış. Burda da önüne gelen mallara 150- 200 den çakıyorlar işte. Nereye abi hayırdır?
Depresif kişi: Ma ma mal değil mi? 100 lira. Anam anam boynumda bi şeyler pıtlıyo. Selamün kavlen. İpraaam su getir.

İşte böyle dostlar, hafif egzajereyle karışık da olsa, benim hikayenin bir bölümü bu. Tıpkı saat alımlarımda da ilk seferlerde böyle düdü.., şey yani aldandığım oldu. Çakalların ortasına düşüp de, fiyatından fazla masraf çıkaran saatleri aldığım da oldu. Zaten tamir işine de böyle başladım ya. Deneme yanılma, çoğu zaman, en öğretici yoldur. Şimdi de naçizane, yeni başlayan arkadaşlara yardımcı olmak istiyorum buradan.
hahaha
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M.Ali Sade

M.Ali Sade


Mesaj Sayısı : 404
Kayıt tarihi : 05/01/10
Yaş : 65

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedC.tesi 8 Mayıs - 8:25

Alıntı :
M.Ali hocam,
Bitlis'teki bahsettiginiz rot, balans ustasının ismi Ahmet olabilirmi?

Adını hatırlayamıyorum,olabilir de.1990 yılında 25-30 yaşlarında biriydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedPaz 9 Mayıs - 21:05

Arkadaşlar, valla anlatırken güzel oluyor da, bir bilseniz bu kardeşiniz ne hallere düştü yazık, sanayii ellerinde.

Takıntı işi, evlerden ırak kardeşim. Halbusıkim Very Happy rahat ol işte, yok, illa ordan ses geldi, burdan ışık yandı. Ne yapacan işte, devam et yoluna. Arabasının ön kapısından gerisi kopup düştüğü halde, aldırmayan, olur böyle eski arabalarda diyen insanlara hayranım. Yolda giderken neredeyse ilgilendiğim en son şey, trafik oluyor. Yok o ışık niye yandı, bu cırıltı nereden geldi. Götürüyorum ustalara, adamlar tanımış zaten. Daha köşeyi dönmeden eki eki eki diye bir ses geliyor dükkanlarından. Öksürüyorlar zaar, günahlarını almayayım. Hocam ne dert ediyon yaaa diye teknik yaklaşım sergiliyorlar genelde.

Geçen sibop lastiklerine baktırmak için özel bir servise gittim. Amcam ağzında sigara, izmariti bademciğe mi yaslamış nedir, görünmüyor artık. Ucunda da 5 cm kül, açılmış motor üst kapağının yanında bakıyor. Uyarmak istemiyorum, yaşlı başlı adam.Derken kül, sen gel, yağlı piyanoların kenarına düş. Allaaaah, hemen seyirtip almak için elimi uzattım. Hazin son, kül aynen yağlı valflerin üzerine uçtu. Arkamı dönüp adama bakacağım amma belki görmemiştir diyorum. Derken ilk aydınlatıcı yankıyı aldım, ıhaah ıhıh hıhhhaaaa. Evet adam görmüştü artık kaçamazdım. Humprey BOGART'ın, Samsun il temsilcisi olduğunu düşündüğüm adam, ( Eskiler bilir, efendim bu şahsiyet, filmlerinde konuşurken üst dudağını kıpırdatmaması ile meşhur olmuş, muhtemelen de Vivian LEIGH yingemizi, bu tribiyle kandırmıştır. ) sigarasını yere paralel tutarak, hiç oynatmadan konuşuyordu. Hocaaam bi şeey olmaaaaz, dakma gafanaaa. Şizofren direği olayı vardır ya, bu direk benim kafama düşerse diye korkup, bir daire içinde koşar durur, ama en sonunda direk yine gelir bunun kafayla bütünleşir, hah benimki o hesap işte.

Yaza doğru, okuldaki bilgisayar öğretemeni arkadaşımla, aklımıza esti, Bafra'ya dondurma yemeye gidiyoruz. Gece 12 suları. Karanlık yolda ilerlerken, elemanın canı sıkıldı tabi.
Hakaaan, bu ayar tekeri, klimanın mı? Bakiim oynuyor mu, yok, bu kadar dönüyormuş. Yok yok dur dönecek mi bakiiim. Çaat, mnmngnm, kırıldı bu. Ağlamak istiyorum, babacan ne ellersin. Bilmez misün kim, bu adam hasta. Dondurmayı mı yaladım, artık bilmiyorum.
Bir sonraki güneş doğumunu müteakip, soluğu yine sanayiide aldım, yok gitmeyecek miydim.

Hocaaam, bunu devreleri gitmiş, orcinalı ( Orjinalin sanayiicesi) çıkmıyo bunun. Çıkma var 400 gayme. Alamanından daha ii bu.Ne diyon?
Tak baba, tak, tak monaco.

İnanır mısınız bir hafta sonra, bendekinin dizeli olan, tanıdık bir abimiz, arabaya bakarken, yok bunun yıldızı, niye dik duruyormuş,onunki yatıkmış ben de yatırsaymışım ya. Adam sen napacan senin yaşınla benimki bir mi, bırak öyle dursun. Yok illa oynayacak. Dil dışarda uğraşırken, çaaaat elinde kaldı. Yüz bembeyaz, elinde yıldız kalakaldı. Mahçup bir tavırla uzattı bana, bu farklı dillerde " Al bir kaya, nerene dayarsan daya " darbı meselini çağrıştırsa da zaten utanmış bir de ben bozmayayım dedim. ( Bu da "yüzü yumuşak olanın " konu başlıklı örneğimizi akla getiriyor ya neyse şimdi ) Akşam saati düştüm yola, nereye mi? Söylemeyeceğim, oraya işte. Vaaay hoca, en sonunda goparmışın, oynadın tabi eki eki eki. Görmemişin eşinin, doğum yaptıktan sonra çocuğun cinsiyetinin erkek olması hasebiyle, yapmış olduğu işlemlere gönderme yapan ve yıldızın konumu ile ilgili gayet didaktik olarak yaptığı yönlendirmelerden sonra, acı dolu yüzümle zoraki tebessüm ederek ve dahi eğlendiğimi belirterek eve doğru yola çıktım.

Karanlık ve boş sokaktan, bizim pencereye doğru bakıldığında 5 dk sonra duyulan ses. Neee 65 milyon mu, iyi, ben bir şey isterken param yok dersin. Bak yaz geliyor, kıyafet lazım..vs vs vs......

Amaaan anlatmayayım arkadaşlar, dediğim gibi, titiz olmayacaksın. Ben bunu bilirim.
İnanmazsınız belki, samimiyetimle şunu anlatayım da, bendeki bedevi olayını anlayın.


Olay: 19 Mayıs Kutlamaları
Zaman: 20.00 sıraları
Mekan: Samsun Cumhuriyet meydanı

Koca meydan hınca hınç insanla dolu. Koşuşturan çocuklar, halay çeken gruplar. Ünversiteliler falan. Kıyamet gibi insan, edi büdü, şakire dudu ve enik cücük kabilinden bir dolu kalabalık işte. Köşedeki binanın üstünden de havayi fişek atıyorlar. Çubuğa bağlı havayi fişek. Patladıktan sonra koca çubuk ve patlamışı üzerinde kalıp, aşağıya öyle düşenlerden yani. Allahıım anlatmak istemiyorum. Sanane baba sanane, milletin kafasına düşmez miymiş yok çocuklar varmış. Adamlar bir yandan ateşliyorlar. Vazır vazır yola çıkıyor feza roketleri mübarek. Derkeeen, bir ara baktım, millet yukarı bakıp kenara çekiliyor. Kızlar çığlık atıyor falan. Ne oluyor diye kafay... sbboonnnk diye bir şey indi tepeme ama. Ortalık morardı birden. Yayın, kısa bir süre sonra geldi tekrar ama, bende anneden başlayan işlem sırası, anneanneye geldiğinde baktım millet gülüyor çevrede tabi. İnce kabuk olmayınca haliyle bir şey de olmuyor Allahtan.

Ne siz sorun ne ben anlatayım. O şekil yani. Nicki, bedevi diye mi değiştirsem dedim ama avatar gözümde canlandı birden. Yok yok eee cık cık vazgeçtim. Düşünsenize ayıyı, kimlik gösteriyor elinde. Arkadaşım gutuptan geliyom( ayı ya ), Hakan bey siz misiniz?
Neyse evrene, tap sikrıt hesaaabı mesaj salmayalım ne olur ne olmaz. Bakarsın şanssızsınızdır. Ne dedim ben, kaçıyorum valla koşmaya başladım bile, görüşürüz hadi tutmayın beni....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
taskinuslu

taskinuslu


Mesaj Sayısı : 98
Kayıt tarihi : 04/02/10
Yaş : 38
Nerden : İstanbul

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedPaz 9 Mayıs - 21:32

çok güzel anlatmışın Smile
üstad,modeli nedir?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.villatek.com.tr
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedPaz 9 Mayıs - 23:48

1990 200E. Çok temiz buldum. Denizli eski valisi, rahmetli Recep YAZICIOĞLU'nun şahsi aracıymış. Plakası da 06 RYY 24 idi. Tabi üstüme alınca değişmek zorunda kaldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
taskinuslu

taskinuslu


Mesaj Sayısı : 98
Kayıt tarihi : 04/02/10
Yaş : 38
Nerden : İstanbul

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedPtsi 10 Mayıs - 0:49

oo hem efsane bir insan,hemde efsane bir araba!Allah Kazasız Belasız Sürüşler Nasib Etsin. Smile Çok güzeldir şimdi o yaa! rengi ne?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.villatek.com.tr
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedPtsi 10 Mayıs - 22:19

Teşekkürler dostum, siyahidir kendileri, resmini pm den attım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M.Ali Sade

M.Ali Sade


Mesaj Sayısı : 404
Kayıt tarihi : 05/01/10
Yaş : 65

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 1:18

Konu Mercedes'e dönünce benim de aklıma bir anım geldi.

Yıl 1995.Bir gün Ankara'da bir arkadaşım bana: "Şu arabamı Balıkesir'e götürmem lazım,ama benim işim var,hafta sonu müsait olursan götürür müsün?" dedi.Havada kabul ettim.Aylardan ocak ayı.Araba 1986 model W124 kasa bordo bir 190D.O yıllarda (ve halen de) en beğendiğim otomobildir.

Cuma akşamından arabayı aldım.Yağını suyunu ,lastik havalarını ve hatta zincirlerin takılabilirliğine kadar kontrol ettim.Sabahtan erken kalkıp yola koyuldum.

Benim de o yıllarda 1992 model bir Şahin'im var.İstanbul'da 4 Levent Sanayii de bu arabaya üşenmemişim paraya kıymışım ,hem de Onno Usta'ya o yılların en moda işlemini uygulatmışım,egzantrik mili değişmiş.Hava filtresi açık tip olmuş,kalın egzost horul horul ötüyor,beyaz yanak Michelin geniş taban lastikler, Momo jantlar ,araba yanıyor.Rampalarda emsallerine en az bir vites fark atıyor.

Ancak Mercedes'e binip de daha on onbeş kilometre gitmeden benim onca para harcadığım ve binmeye dahi zaman zaman kıyamadığım o yılların en gözde yerli arabası Şahin'imin aslında bir "at arabası" olduğunun farkına vardım.

Aman yarabbi,o ne gidiş,dizel olmasına rağmen o ne sessizlik,o ne çekiş, o ne rahatlık .Hayran kaldım.

Bozüyük'ü geçip de Mezitler' e virajlara girdiğimde hafiften kar başladı.Ben içeride sıcaktan paltoyu da ceketi de çıkarmışım,gömlekle oturuyorum.Blaupunkt radyoya da bir kaset atmışım sesi varla yok arası.Önüme ne araba çıkarsa solluyorum.En sonunda İnegöl rampasının altında aşırı hız ve hatalı sollamadan polise enselendim ama yapabileceğim bir şey yok.Cezayı tıkır tıkır ödedim.Ama bu arabaya basmasam araba bana sövecek gibi duruyor sanki.

Arabayı Balıkesir'deki teslim edeceğim yere teslim ettiğimde kesinlikle karar verdim.Ben de acilen Şahin'i satıp bir 190 D edinmeliydim.


Pek çok bu arabanın benzerinin peşinde koştum.Ama hiç de aklıma yatan temizlikte ve benim umduğum fiyatta bir "rahmetli vali arabası" (Parabellum arkadaşım alınmasın) denk gelmedi.Ucuz olanlar ekmeğini yemişti,pahalılar da benim kullandığım gibi temiz ve hoş değillerdi.

Emin olun 15 yıldır ve hala da bakınıyorum.Yine de bulamadım.

Herkese selamlar...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
watcher
Admin
watcher


Mesaj Sayısı : 6994
Kayıt tarihi : 01/07/09
Yaş : 66

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 8:45

Yaw sevgili parabellum, resmen koltuktan yerlere dustum gulmekten biere
Harikaydi ok1
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.turksaatforumu.com
crazyhours

crazyhours


Mesaj Sayısı : 1360
Kayıt tarihi : 27/01/10
Nerden : ordu

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 20:26

watcher demiş ki:
Yaw sevgili parabellum, resmen koltuktan yerlere dustum gulmekten biere
Harikaydi ok1
abi seninki de hiç fena değil bence hem de hiç yani hahaha
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
sermerhat

sermerhat


Mesaj Sayısı : 96
Kayıt tarihi : 04/05/10
Yaş : 41

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 21:17

parabellum p08 demiş ki:
1990 200E. Çok temiz buldum. Denizli eski valisi, rahmetli Recep YAZICIOĞLU'nun şahsi aracıymış. Plakası da 06 RYY 24 idi. Tabi üstüme alınca değişmek zorunda kaldı.

hocam yıldızsa eğer , herşeye değer ok1
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 21:19

Teşekkürler dostlar, hoş vakit geçiriyoruz işte burda. Dostlar arasında muhabbetin tadı başkadır. Ben dilim döndüğünce, elim vardığınca yazmayı seviyorum. Daha yakası açılmadık ne hatıralar var da azar azar damlatacağız bakalım. Takdirlerinize şayan olabilirsem ne mutlu bana
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 21:27

Sayın M.Ali Sade, alınmak ne kelime, büyüklerimize saygımız daimdir, bilakis eğer yıldız alımı konusunda size bir dostluğumuz olabilirse, ziyadesiyle memnun olurum. Sermerhat kardeşimle beraber, www.mbturkiye.com forumuna üye olduğumuzdan dolayı, özellikle temiz araç bulma ve tamir önerileri konusunda, forum üyesi dostlarımıza yardımcı olabileck durumdayız. Bakarsınız saat forumunda nurtopu gibi bir 190 'ınız olmuş. Şööyle kapısı looft diye kapanıp, yolda giderken yıldızıyla, size uçağına atlamış ateş eden Kırmızı Baron duygusunu yaşatacak, bakım yapmadığınızda idare, yaptığınızda ihya edecek bir araç yakışır diyorum. Haydi hayırlısı, sanırım gaz tamam.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
M.Ali Sade

M.Ali Sade


Mesaj Sayısı : 404
Kayıt tarihi : 05/01/10
Yaş : 65

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 21:35

Alıntı :
Sayın M.Ali Sade, alınmak ne kelime, büyüklerimize saygımız daimdir, bilakis eğer yıldız alımı konusunda size bir dostluğumuz olabilirse, ziyadesiyle memnun olurum. Sermerhat kardeşimle beraber, www.mbturkiye.com forumuna üye olduğumuzdan dolayı, özellikle temiz araç bulma ve tamir önerileri konusunda, forum üyesi dostlarımıza yardımcı olabileck durumdayız. Bakarsınız saat forumunda nurtopu gibi bir 190 'ınız olmuş. Şööyle kapısı looft diye kapanıp, yolda giderken yıldızıyla, size uçağına atlamış ateş eden Kırmızı Baron duygusunu yaşatacak, bakım yapmadığınızda idare, yaptığınızda ihya edecek bir araç yakışır diyorum. Haydi hayırlısı, sanırım gaz tamam.


"Yora yora Allah vere " derler bizim oralarda .İnşallah, ne diyelim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
deka

deka


Mesaj Sayısı : 5518
Kayıt tarihi : 04/07/09
Yaş : 65

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 21:48

Bu iş olacak galiba, yormaya başlandı gibi, haydi hayırlısı. ok1
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
sermerhat

sermerhat


Mesaj Sayısı : 96
Kayıt tarihi : 04/05/10
Yaş : 41

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 21:50

Sayın M.Ali SADE abi, Hakan abininde dediği gibi Mercedes-Benz konusunda elimizden geleni yapmaya her zaman hazırız,
bahsettiğiniz 190D w201 kasa ve yıldızın en ekonomik araçlarındandır.

Allah gönlünüze göre versin...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 22:01

Sanayii maceralarım... Mercedesw201rear2008010

Uploaded with ImageShack.us


Bu güzel naz eder,işve eder. M.Ali SADE gelsin de yüzümü göstereyim der. Artık bilmiyorum şefim, bir ayarlama şart oldu. Ona göre yüzünü gösterecekmiş dilber.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
watcher
Admin
watcher


Mesaj Sayısı : 6994
Kayıt tarihi : 01/07/09
Yaş : 66

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedÇarş. 12 Mayıs - 22:27

biy biy biyyyy bu ne yaw, resmen sharon stone vallahi drunken
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.turksaatforumu.com
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedPerş. 13 Mayıs - 20:55

Sayın M.Ali SADE'den cevap gelinceye kadar, ben şuraya bir sanayii macerası daha sıkıştırayım bakalım. Efendim, bir süre önce orta konsoldaki cam düğmelerinin çalışmaması sonucu, oto elektrikçime uğradım. Çocuk da gençten bir uşak. Daha hızlı zamanları haliyle. Bir tamir bir konuşma dizilimi ile götürüyor işini. Ben de gözüm tamir edilen parçalarda kulağım gençte orada oturuyorum. Bilse ki hoca zamanında..., neyse ne gerek vaaar, sen işine bak.
Konsolu açar açmaz, Hoca bu ne dedi. İçerisi biraz ıslak. Eeee dedim, yıkamacı yanlışlıkla su kaçırmış, cam açık kalmış da falan.Yalana bak. Yer mi ama nasıl anlatacaksın gerçeği şimdi. Tam da o sırada olayın aslı flashback hesaaabı gözümde canlanmaya başladı.

İki adam, ellerinde, üzerine vazelin sürülmüş bir camı taşıyarak gözümün önünden geçiyorlar, bu da ne şimdi? Haaaa, tamaaaam, kameranın önü bulanıyor biz eskiye dönüyoruuuz, okey okeeey.Hadi dönüp hatırlayalım.

Efendim herşey bir toz bulutu ile başladı. Nebula denen bu bulut dünyamızın oluşumundan.... Ne çok mu eskiye gittik, sardır baba sardır, hoop tamam, o güne geldik şimdi. Play.

Azizim, hava güneşli, öğleden sonra, hanımla sahil yolunda bir parkta oturuyoruz. Uzun bankın üzerinde bizim yanımızda da hoş bir kız yalnız başına oturuyor. ( Hatırlayalım atasösüzünü, İt bulunur, taş bulunmaz, taş bulunur it bulunmaz, it bulunur, taş bulunur it kralın itidir taşlanmaz )
Zavallıcık, sigarasını çıkarmış çantayı talan ediyor çakmak yok. Arıyor da arıyor, nafile. Elim gayriihtiyari cebime gitmiş. O da sol tarafına dönerek bizden ateş istedi. Ama eşimin biz sigara kullanmıyoruz demesi ile benim çakmağı çtraaak diye yakıp uzatmam bir oldu. Kız bir bana bir eşime bakıp güldü, yaktığı sigaranın dumanını yüzüme üfleyip hem müstehzi hem de işveli bir bakışla yanımızdan ayrıldı. Hanımın ayaklar istemsiz sallanmaya ve kafa bir sağa bir sola dönmeye başladı. Ama unutuldu olay,muş .. muş.Aniiaaaaam, korkuyorum.

İki, gündoğu sonra, biz yine sahile çıktık. Hava da ne güzel yaarebbim. O da ne arabayla çıkıp ufaklığı da yanımıza alalım dedi. İyi dedim, tabiatın saf ve temiz düşünceli, hüsnü niyetli varlığı olarak. Tam dolaşıyoruz. Acıktım dedi. Şurdan bir dürüm alsak yeter, çekeriz denize karşı da şöyle oooh. Değil mi oh tabi ya oh. Aldık dürümü, kuru kuruya gitmez ayran da alalım mı, alalım tabi. Eee ben bunu arabada yesem olmaz mı? Hayatta ifrit olduğum şeylerin başında, arabada birşey yemek içmek gelir. Titizim kardeşim ben ne yapalım. Yok çocuk üşür, daha bir yaşında korkar, tamam öyle olsun hadi. Ama gözünü seveyim damlatma.Tamam mı?

Kardeşim, bir ayran nereye konulur, cam düğmelerinin üzerinde durur mu bu meret yaa? Sakın damlatma derken şaarrrr diye vitesin ve düğmelerin üzerine boca etmez mi. Güya çaplata çaplata temizlemeye çalışırken, elindeki dürümü ön konsola yapıştırıp, sosuyla klimanın düğmelerini tatlandırmaz mı?........

Kızım, kafasında fıskiye gibi toplanmış bir tutam saçıyla ve düğme kadar ağzını büzüp, bir annesine bir de babasına bakıp duruyor. Öyle ya, anne, madem bu kadar açtı da neden elindeki dürümü yemek yerine, kabin içinde sıvayarak gezdiriyor. Anaaa babama bak, demek ki o daha açmış ki direksiyonu ısırıp ısırıp, maymun gibi koltukta zıplayıp duruyor, ne eğlenceli aile benimkisi de yaaa.

Vrrrrt!. Elektrikçi uşak dürttü beni. Abi, abi, aaabii ne düşünüyorsun, daldın yine. Tamam, oldu, bitirdim, bak çalışıyor şimdi.

İşte böyle dostlaaar, hutbemizin mevzuuu neymiiiş? Kadın unutmaaz. Buna göre:

a) Eş kızdırılmayacak
b) Kızdırılması muhtemel eş, Trabzon'dan seçilmeyecek. Özellikle Arsin ve civarı.Yoksa Hanya, Konya ve civar illeri
aynı anda görme şansınız oluyor mazallah.
c) Seçtiniz mi?Yazıık. O zaman da, siz atış yaparken yanınıza gelip de, "Ver bakayım şunu, iki, tane de ben çakayım"
dediğinde, " Valla mermi de bitmiş bak, olsa tikkan senin eki eki " denilerek sıvışma cihetine gidilecek.

Benim bu sanayii maceralarım bitmez de inşallah siz sıkılmıyorsunuzdur arkadaşlar. Yorumlara göre bakacağız artık tamam mı devam mı? Kalı sağlıcakla.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
teng

teng


Mesaj Sayısı : 5338
Kayıt tarihi : 04/07/09
Yaş : 67
Nerden : İstanbul

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedPerş. 13 Mayıs - 21:05

Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
kelby

kelby


Mesaj Sayısı : 583
Kayıt tarihi : 10/02/10
Yaş : 48

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 14 Mayıs - 0:02

@parabellum p08

hocam koptum gülmekten, özellikle son hikayene.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 14 Mayıs - 0:22

Eyvallah kelby, yeter ki muhabbetimiz şenlensin, ben anlatırım yine. Yaa ,işte anlatırken de yaşarken de güzel oluyor da bir de beni düşün. Bir insan titiz olmayacak, bunu bilir bunu söylerim. Sevmediğim ne varsa başıma geliyor mutlaka. Bununla da ilgili bir atasözü vardı ama neydi? Otlu motlu bir şey. Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
kelby

kelby


Mesaj Sayısı : 583
Kayıt tarihi : 10/02/10
Yaş : 48

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 14 Mayıs - 1:36

ben çocuklar doğduktan sonra titizliği bıraktım, arabanın tüm koltuklarında meyve suyu, erimiş şeker, çikolata ve çiş izleri mevcuttur, kapıların içi kumaş döşeme, sol arka kapının iç kısımı komple kusmuk lekesi, onu çıkarmak için çok uğraştım ama çıkmadı, ne namussuz lekeymiş bu kusmuk. arkadaşlar iyi bir oto kuaföre götür dediler ama, çocuklar her uzun yolculuğa çıkarken mutlaka arabanın bir taraflarına kustukları için, erteledim.

geçen hafta bu yüzden bir mahçup oldumki sorma,

bende corolla verso var, 7 kişilik. ama son iki koltuk genelde yatık oluyor, ancak ekstra yolcu çıkarsa açıyorum. geçen yaz ailece pikniğe gidiyoruz, annem babam ve kardeşimide aldım. yolcu sayısı artınca arkadan bir koltuk daha açtım. pikniğimizi yaptık dönüşe geçiyoruz, yoldayken, benim o zamanlar 1,5 yaşında olan kızımın kusma sesleri geldi kulağıma, tabi eşimin ve annemin, aman! ah evladım!! tüh tüh! gibi seslerinin arasından duyabildiğim kadarıyla.

tabi ben aracı kullandığım için arkada ne yaptılar ne ettiler göremedim. eve geldik, babam bagajdan eşyaları indiriyor, açık olan koltuğuda yatırdı. bende arka koltuklara baktım gayet temiz birşey yok. 3. sıradada birşey olamazdı. olsaydı babam kusmuklu koltuğu kapatmazdı, iyi dedim içimden, kusacağını anlayınca poşet tuttular herhalde.

tekrar geçen haftaya dönüyoruz, kısa bir süreliğine bir düğün için memlekete gidip gelmiştim. tabi düğün olunca haliyle araç sıkıntısı oluyor, hanımlar ve genç kızların koşturmacasına ayak uydurmaya çalışıyorsun. kuaföre giden gelen, oradan salona gidecekler vs.
ben kuaförden gelen bir grup hanımı salona götürecektim, haliyle kıyafetler çok şık, ve hanımlarda kirlenmemesi için çok titiz.

(senden esinlendim uzattım biraz Smile )

sadete gelelim, ben arka koltuklarıda açarak 6 tane bayanı götürebileceğimi belirtmiştim, yengemin şu kızları götür demesi üzerine, biri hariç hiçbirini tanımadığım 6 adet bayanı sayarak peşime takması üzerine araca doğru yola koyulduk. en arka sırada gidecek iki bayanı gönüllülük esasına göre belirledikten sonra, üçüncü sıra koltuklardan birini açtım, yolcusu hemen oturdu, dğer koltuğu bir açtımki başımdan aşşağı kaynar sular döküldü.

koltuk üzerini tamamen kaplamış beyaz bir leke ve üzerinde kurumuş halde köfte parçaları, domates kabukları, yine kurumuş halde salatalık parçacıkları, ve ne olduğunu tahmin edemediğim kurumuş bulamaç halinde yeşil maddler.

tabi koltuğa oturmak için yanımda bekleyen bayandan ııyyyy! bu ne! tarzı birde tepki geldi. valla mosmor oldum. aslında araç benim araç, böyle bir lekeyi görünce çığlığı basacak kişi bendim ama, neyse...
arkaya dört kişi sığarmısınız falan filan, dediysemde elbisemiz kırışır diye arkayıda dörtlemek istemediler, ben gelmiyeyim, başka araç bulurum dedi ayakta kalan bayan, en arkadaki diğer bayan böyle bir manzarayla yan yana gitmemek için, arkadaşımı yalnız bırakmayayım bahanesiyle oda araçtan indi.

meğer kızım en arka koltuğa kusmuş, sonra bir öne, yanlarına almışlar. seyir halindeyken silme temizleme yapamadıkları için, kalmış. araçtan inincede unutmuşlar, babam yanımda olduğu için çocuğun nereye kustuğunu oda görmemiş, bagajdan eşyalara daha rahat ulaşmak için koltuğu yatırmış. kusmukta tüm içeriğiyle 9 ay bizimle seyahat etmiş.


üzerindeki kurumuş bulamaç halindeki gıdaları kazıyabildim fakat leke yine çıkmıyor. aracın tamamını kusmuk ile dekore ettikten sonra bir oto kuaför yolu gözüküyor bize. Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
haspirin

haspirin


Mesaj Sayısı : 272
Kayıt tarihi : 04/01/10
Yaş : 46
Nerden : Ankara

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 14 Mayıs - 3:48

parabellum ve kelby; hikayeler hakikaten çok güzel. Elinize sağlık
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
cemele

cemele


Mesaj Sayısı : 537
Kayıt tarihi : 30/04/10
Yaş : 49
Nerden : Istanbul

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 14 Mayıs - 11:24

Hikayler cok guzeldi arkadaslar ellerinize saglik. alkisalkis
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
watcher
Admin
watcher


Mesaj Sayısı : 6994
Kayıt tarihi : 01/07/09
Yaş : 66

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 14 Mayıs - 22:03

Bu hikayeleri ofisimdeki ciddiyeti benim kahkahalarimla bozdugu icin is saatleri disinda okuyorum artik baris ilani
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.turksaatforumu.com
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 14 Mayıs - 22:07

Ne demek arkadaşlar, ben de seviyorum böyle anıları dostlarla paylaşıp gülebilmeyi. Özellikle de yorumlar geldikçe daha da şevke geliyor insan. Kelby dostum, seninki de benden beter bir durum olmuş valla. Artık kuaför şart olmuş senin Verso'ya. Kolaylıklar diliyorum. Görüşmek üzere.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
parabellum p08

parabellum p08


Mesaj Sayısı : 619
Kayıt tarihi : 09/03/10
Yaş : 51
Nerden : Samsun

Sanayii maceralarım... Empty
MesajKonu: Geri: Sanayii maceralarım...   Sanayii maceralarım... Icon_minipostedCuma 14 Mayıs - 22:13

Aslında eminim hepimizin böyle hikayeleri vardır. Hatta bunların burada anlatılamayacak olanları da, daha bir fenadır. Maksat heves edip, yazmak ve paylaşıp beraberce gülebilmeyi arzu edebilmektir, bana göre. Arkadaşların beğendiğini bilsem, yazılacak anı çook. Yazarım dilim döndüğünce. Yeter ki istek olsun.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Sanayii maceralarım...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Türk Saatforumu :: KONU DIŞI :: Genel Sohbet-
Buraya geçin: