Hikaye bir Ağa ile Ağanın arabacısı arasında geçiyor…
Sabahleyin ağa ile arabacısı kasabaya doğru gidiyorlar. Yolun kenarında manda pisliği var. Ağanın da canı eğlenmek istiyor. Arabacısına “Şu boktan bir avuç ye, bu araba olduğu gibi senin” diyor.
Bir avuç yiyor ve gidiyorlar. Giderken arabacı “Ulan bugüne kadar onurunla, namusunla yaşadın ettin. Şimdi bir araba için bu pislik yenir mi? Köyde bunu nasıl anlatacaksın? İnsanlar senin yüzüne bakmazlar” diyor.
Ağa da arabaya bakıyor. Sırmalar, işlemeler, altınlar, gümüşler… Dünyanın arabası bir şaka uğruna arabacıya nasıl verdik diye o da pişman. Dönüşte köy uzaktan görünürken manda pisliğinin yanından geçerken arabacı şöyle diyor:
- Ağam arabanı geri ister misin?
- İsterim
- Şu pisliğin kalanını da sen ye. Araba yine senindir diyor. Ağa Bokun kalanını yiyor.
Köyün kıyısına geliyorlar arabacı gülmeye başlıyor. Ağa :
- Niye gülüyorsun
- Ağam biz sabah köyden çıkarken bu araba kimindi
- Benimdi
- Peki şimdi kimin?
- Ee benim
O Zaman Biz bu Boku niye yedik der.