Ozellikle quartz krizinde cok ilgincti.
Bugun nasil pazarlarda 5tl'ye pilli saatler satiliyorsa, o gunlerde de pazarlarda, ozellikle indirimli gunlerde saat magazalarinin kendi vitrinleri onunde kurduklari stand'larda mekanik saatler muthis ucuza satiliyordu.
Quartz saat vitrinde 150-200€ karsiligi fiyatlarda etiketli iken, vitrin onundeki stand'lardaki mekanik saatler 1-2€ karsiligi fiyatlardan basliyordu.
Hep soylerim o gunlerde aldigim jenny caribbean dalgic saatler vardi, o gunlerde dalis ta yaptigim icin almistim ama daha sonra hic kullanmadim.
Tanesini yaklasik 10-15€ fiyata 5-6 tane degisik renklerinden almistim.
Bundan birkac yil once tanesini yaklasik 1500€'dan sattim.
Ama simdi de pismanim, keske satmasaydim diyorum.
Yine o gunlerde aldigim jacquet droz, jaeger le coultre club saatlerim var ve bunlar duruyorlar.
Altin bir baume et mercier mikrorotorlu almistim, 60-70 lerin dunyadaki en ince otomatik saatiydi, o da duruyor, ama bunu 500€ karsiligi bir fiyata almistim.
O donemlerde kalin ve iri saatler hic begenilmiyor ve aranmiyordu, muhtemelen rolex sub tarzi saatlerin ilgi gormeyis nedenidir, bu tur iri saatler hemen hemen sadece dalgic modellerde yapiliyordu, tabi ki omega'nin iri pilot veya racing modellerini saymazsak (speed'ler, flightmaster veya mark modelleri)
O donemlerde bir saat ne kadar ince ise o kadar ragbet goruyordu, bir olcude bence quartz saatlerin boylesine ilgi gormesinin gorsel nedenlerinden biridir bu cunku quartz saatler cok ince olabiliyordu, hatirliyorum, quartz saatlerin gorsel satis argumanlarindan en onemlisi inceligi idi.
Caplar da dalgic tarzi modellerde en fazla 40mm idi, yoksa standart en fazla 33-36mm arasinda degisiyordu. (Tabi ki yine yukaridaki bazi omega modellerini saymazsak)