Dostlar,
Murat arkadasimiz yaziyi gormus ve bana bildirdi, ben gormemistim.
7 ocak 2011 tarihli Gtrend dergisinde daha once yapilan roportaj yayinlanmis.
Yazi asagidaki link'te:
http://gtrenddergi.com/YaziDetay.aspx?ID=16Yazinin tamami:
Zembereği tarihle kurulu saatler Zaman ölçümünü yeniden tanımlayan Türk Saat, İsviçre saatçiliğiyle Türk kültürünü buluşturuyor. Her biri birer sanat eseri olan bu saatlerin ruhu var. Türk Saat markası ve Türk Saat Forumu’nun yaratıcısı, saat koleksiyoneri Mete Oralerkaya, çocukluk yıllarında başlayan bu tutkusunu, sınırlı sayıda üretilen Türk Saat markalı ürünleri tasarlayarak, yalnızca bu işe gerçekten gönül verenlerle paylaşıyor.
Bazı saatlerin ruhu var, kullandıkça ölümsüzleşiyor, her yelkovan hareketinde, kalbi atıyor adeta… Onu taşıyanlar, her nabız atışında bütünleşiyor zamanın bu küçük oyuncağıyla. Bu saatler sadece zamanı göstermiyor, kullanıcılarını tarihte uzun bir yolculuğa çıkarıyor. Hezarfen Ahmet Çelebi’yle Galata Kulesi’nden atlayıp, masmavi İstanbul semalarında süzülmek, Nusrat Mayın Gemisi’yle Çanakkale sularında seyretmek, Piri Reis’le dünyayı yeniden keşfetmek için zaman tünelinden geçmeye gerek yok. Her bir parçası ve tüm mekanik aksamıyla Türk Saat, zamanı farklı bir dokunuşla tutkuya dönüştürmek isteyenlere özel temalı saatler sunuyor. Bu saatlerin yaratıcıysa, Belçika’da yaşayan 52 yaşındaki iş adamı Mete Oralerkaya. Klasik saat çizgisinin dışına çıkmayı hedefleyen Oralerkaya, Türklere has temalarıyla ürettiği saatlerin tasarımını da bizzat yapıyor.
Önceleri, antika saatler hakkında bilgi edinebilmek için eski kitapları karıştıran Oralerkaya, kitapların fiyatı yükselince, araştırmalarını internetten yapmaya başlamış. Bu merakını, kendisiyle aynı dili konuşan, kendi kültüründen insanlarla paylaşmak isteyen koleksiyoner, Türkiye’de konuyla ilgili siteler olmadığını fark edince hayal kırıklığına uğramış. Sonrasındaysa internetten tanıştığı saat sever birkaç arkadaşıyla buluşarak
www.turksaatforumu.com’u kurmaya karar vermiş. Adını forumdan alan Türk Saat markası ise, sadece gerçek saat tutkunlarının ulaşabileceği ürünler sunuyor. Oralerkaya’nın öncülüğünde geliştirilen fikirler ve olası temalar forumun aktif üyeleri tarafından tartışılıyor. Yapılan anketler sonucunda hangi modelin hayata geçirileceği karara bağlanıyor ve öncelik forum üyelerinde olmak üzere siparişler alınıyor.
Ancak siparişler her yeni modelde maksimum 100 adetle sınırlı tutuluyor. Her biri, el emeği göz nuru olan bu sıra dışı ürünler, aynı zamanda manevi bir tatmine ve unutulmaya yüz tutmuş bir kültürün yeniden doğuşuna hizmet ediyor. Hal böyle olunca Oralerkaya ve arkadaşları, sadece bu işe gerçekten gönül veren insanların bu ayrıcalığa sahip olmalarını istiyor. “Tarihimizde, tüm hayatını sadece üç-beş saat üretmek için geçirmiş Mevlevi Dervişleri bulunuyor” diyen Oralerkaya, Osmanlı döneminde yerleşik olan saat kültürünün günümüzde unutulduğuna dikkatleri çekerek, hayata geçirdiği Türk Saat’leriyle bu bilinci yeniden canlandırmayı hedefliyor.
Saatlere olan ilginiz ne zaman başladı?Henüz ilkokula bile gitmiyordum. Dedemden babama hatıra kalan cep saatinin içini parçalamıştım. İşte, saatlere olan merakım babamı çok üzen bu olayla başlar. Biraz daha büyüdüğümde mekaniğe de ilgi duyar oldum. Özellikle mikro mekaniğin o inanılmaz görselliği ve her aksamın minyatür oluşu beni çok etkiliyordu.
Peki ya saat koleksiyonunuz…1970’lerin sonlarında Quartz pilli saatler piyasaya girince, mekanik saatlerin artık miadını doldurduğuna dair bir inanış ortaya çıktı. Ben de kalanları kurtarmak için onları toplamaya başladım. 90’lı yıllardan itibaren mekanik saatlerin yeniden piyasaya dönmesi ve aranan objeler arasında olması, bu dönemde edindiğim saatleri de eskilerin içinden seçmeme neden oldu. Son yıllardaysa, saatlerin büyük çoğunluğunu genellikle bitpazarlarından ya da saat müzayedelerinden satın alır oldum. Şu anda koleksiyonumda 3 bine yakın parça var.
İsviçre-Türk senteziNeden tasarımlarınızda yalnızca Türklere özgü temalar kullanıyorsunuz?
Geçmişe bakınca birçok konuya öncülük eden bilim adamları yetiştirdiğimizi görüyoruz. Osmanlı döneminde zaman ölçümünün önemli olduğunu da göz ardı etmeden yüzlerce yıllık İsviçre saatçiliği ile kendi kültürümüze özgü unsurları bir araya getirerek sıra dışı saatler yaratmak istedik.
İlk modelinizi Hezarfen Ahmet Çelebi’ye ithaf etmenizin özel bir anlamı var mı?Hezarfen, dünyada uçmayı deneyen ve başaran ilk insan. Buradan hareketle önce klasik ve sonra da pilot modeli hazırladık. Saatimizi tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi İsviçre’de imal ettirdik. Osmanlı döneminden bu yana uygulanmayan rakamları ilk kez bir kol saatine uyarlayarak özel akrep-yelkovan ve Galata Kulesi’nin tepesinden esinlenip kurma kolu tasarladık. Makine kompozisyonu ve dekorları İsviçre’de el emeğiyle yapıldı. Üst camı ve arka kapağını çizilmez bombeli safirden ürettik. Öte yandan dünyada ilk kez arka kapak üstüne, Türkçe karakterlerle sahiplerinin adlarını yazdık.
Kazanç kaygısı yokBu ilk girişiminiz, saat meraklıları tarafından nasıl bir ilgiyle karşılandı?
6 ay süren tasarım ve 4 ay süren üretimden sonra saatlerimizi Galata Kulesi’nin tepesinde, yani Hezarfen’in uçuşa başladığı yerde teslim ettik. İnanılmaz tepkiler aldık. İsviçreli çok ünlü bir saat tasarımcısından, Galata Kulesi garsonlarına kadar saatlerimizi gören birçok kişi hayranlık duydu. Hatta Brüksel’de büyük bir saat bayisi kendi vitrini için 50 adet sipariş etmek istedi.
Bu teklifleri değerlendirdiniz herhalde?Kazanç kaygısı taşımadığımızdan dolayı tüm bu teklifleri geri çevirdik ve sınırlı sayıda üretim politikamızı koruduk. Bu insanları kırmamak için onları yine sınırlı sayıda üreteceğimiz yeni modellerimize yönlendirdik.
Herkes böyle bir saate sahip olmak ister. Neden bu saatleri sınırlı sayıda üretiyorsunuz?Açıkçası, bunca emek verdiğimiz saatleri daha değerli kılmak istedik. Çünkü bu saatlerin ruhu var. Manevi açıdan çok değerli ürünler. Ancak, biz bu saatleri, piyasadaki değerinden çok daha ucuza satıyoruz. Çünkü söz konusu olan ticari kazanç elde etmek değil, yalnızca manevi tatmin... Herhangi bir saati, bedelini ödeyerek kolayca satın alabilirsiniz. Ancak bir Hezarfen alamazsınız. Çünkü üretimi bitti. Bu ayrıcalığa, yalnızca bu saatlerin değerini bilen insanlar sahip olsun diye sınırlı sayıda üretiyoruz.
Sırada hangi temalar var?Sırada Latince ismi Avicenna olan İbn-i Sina temalı modelimiz var. Bu temayı Nusrat Mayın Gemisi, Piri Reis, Türk Hava Kuvvetleri’nin 100’üncü yılı anısına çok özel uçuş hesapları yapabilen mekanik bir saat ve son olarak Savarona temaları takip edecek.
Ne zaman üretime geçeceksiniz?Bu ürünlerin çıkış tarihini önceden belirleyemiyoruz. Modelleri forum üyelerimize sunduktan sonra anket sonuçlarını değerlendiriyoruz. Önceliği de bu ankette ön sıralarda yer alan tasarıma veriyoruz. Ardından listeyi oluşturuyoruz ve hedeflediğimiz rakama ulaşmaya yakın İsviçre’de üretime geçiyoruz. Üretimin ardından, yaklaşık 3-4 ay sonra saatleri sahiplerine teslim ediyoruz.
Nusrat Mayın Gemisi’ni yaşatmakSonraki temalarınızdan biri de Nusrat Mayın Gemisi olacak. Bunun özel bir sebebi var mı?
Elbette… Bir dalgıç modeli düşünürken aklımıza ilk olarak Çanakkale’de batan denizaltımız Dumlupınar geldi. Fakat Dumlupınar’ın adını taşıyan diğer gemilerin de sonunun hazin olması bizi vazgeçirdi. Derken Çanakkale’yi geçilmez kılan unsurlardan Nusrat Mayın Gemisi’ni düşünmeye başladık. Çanakkale Savaşları sırasında, denizlere mayın döşeyen, emperyalistlerin koskoca gemilerini, onlarla dalga geçercesine batıran Nusrat, bizim için çok özeldi. Tasarımda saatin üst çerçevesini Nusrat’ın lumbozlarından, model yazısını künyesinden, kurma kolunu dümeninden esinlenerek gerçekleştirdik. Böylece bu saati taşıyan kişi, kolunda sadece zamanı gösteren bir obje taşımayacak, kulağını saate dayadığında, top tüfek sesleri içinde Çanakkale’de yaşanan kahramanlıkları da hayal edebilecek.