- deka demiş ki:
- Hoşgeldiniz.. Kendinizi tanıtır ve saat veya saatlerinizden de bahsederseniz seviniriz.
evet. tanıtım kısmını atlamışım. ilk saatim 4-5 yaşlarımdayken avunayım diye bana alınan oyuncak kol saatleriydi. hani şu plastik kasalı içinde herhengibir mekanizma olmayan sadece ayar kolunu çevirdiğinizde dönen akrep yelkovanı bulunan saatlerden. hala var mı onlardan bilemiyorum ama benim zamanımda çocuklara bu saatlerden alınırdı. her ne kadar oyuncak olsa da, ikide bir camı düşse de o saati çok severdim. saat okumayı bilmsem de ikide bir evdeki duvar ya da masa saatlerine bakıp saatimi ayarlamaya çalışırdım.
sonraları ben ilkokula başlayıp okuma yazmayı sökünce ilk dijital saatim alındı. basit bir şeydi saniyesi yoktu sadece saat ve dakikayı gösteriyordu. bilen bilir istanbul bakırköy tren istasyonundaki büfede satılan saatlerden bahsediyorum. tabi bu 20 yıl önce filandı o büfede hala saat var mı bilemiyorum. o saatlerden her halde bir çuval dolusu eskitmişimdir. sonra ben biraz daha büyüdükten sonra sonra 7 melodili
stempo marka bir saatim oldu. bu saati bilenler vardır aramızda. o da o yaşlardaki bi çocuk için iyi sayılabilecek bir saatti fakat tuhaf yanı arka kapağında, tahminimce sesi daha iyi duyulsun diye yapılmış, delikler vardı. ve tabi ikide bir su alıyordu. o saat sanırım evde bir yerlerde duruyor. bulursam forumda görselini paylaşacağım.
stempo'dan sonra orjinal bir
rolex'im oldu. tabi rolex dediysem benim o zamanki bakış açıma göre rolex. şimdinin efsane asker saati
casio f-91w'den bahsediyorum. made in japan orjinal bir saatti. hey gidi hey ingilizce bilgim yes no dan öte değilken ingilizce yazılmış kullanım kılavuzunu herhalde sorsalar baştan sona ezbere okurdum o zamanlar. malesef o saat şu an elimde değil. olsa güzel bir nostalji olurdu.
gelelim saat sevdamızın doruk nokasına:
sicura. kurmalı dalgıç saati. ortaokulda babamın verdiği o eski püskü saat, yakında görsellerini paylaşacağım, çok kısa bir süre kullanmama rağmen içimdeki saat sevgisini doruk noktasına çıkardı. elimden düşürüp te bozulana kadar neredeyse günün 18 saatini saniye kolunun akışını izleyerek, saatin tıkırtılarını dinleyerek, tabiri caizse bir masa saati kadar gürültülü çalışırdı, ve saati kurarak geçirirdim.
o saati maalesef tamir ettiremedik. en son lise sondayken hadi şansımı tekrar bi deneyeyim diye sirkecideki saatçileri gezdim ama kime sorduysam; tel maşa, tamir olmaz , parça yok gibi cevaplar aldım. ondan sonra da on senedir kurcalamadım. şimdi çekemecelerin birinde son uykusunu uyuyor.(uyandırmak için yardımlarınızı beklerim en azından sicura marka saatler tamir ettirmeye değer mi değmez mi ustalardan bir yorum. saatte görünürde bir şey yok. saatçilerin dediğine göre içinde bir parça kırılmış. hangi parça inanın şu an hatırlamıyorum.)
sicura'dan sonraki yıllarda bir dizi
casio(analog dijital hibrit olan model şu an hatırlamıyorum adını ama resmini paylaşacağım ilerde, g shock, geo trail, çakma f 91, data bank vs.),
lorus(pilli, analog kronolu), askere giderken aldığım
waja,(jaga da olabilir) dijital saat ki tüm bölük hastaydı o saate, kullanıp acımı dindirmek istedimse de taa ki şu an kullandığım
orient multi year calendar model saati alana kadar hasretim dinmedi. orient'im de şu an bir haftalık. ilerde bir inceleme paylaşmak isterim doğrusu. neyse lafı fazla uzattım. buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. selam yollayan herkese teşekkürler.