| 1968 yılından bir anı.. | |
|
+4tag_ci watcher deka M.Ali Sade 8 posters |
Yazar | Mesaj |
---|
M.Ali Sade
Mesaj Sayısı : 404 Kayıt tarihi : 05/01/10 Yaş : 65
| Konu: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 1:43 | |
| Yıl 1968 .İstanbul o zamanlar Türkiye'nin sayfiye mekanı.Biz de denize İstanbul'a geliyoruz.Bu arada ben o yıllarda 9-10 yaşındayım.En çok merak ettiğim konu da saatler.Ve o zaman henüz bir saatim yok.Babamla konuşup anlaştık,onun çok yakın bir arkadaşı orada saatçi.Yaza onun yanına çalışmaya gireceğim.
Ben işe başladım.Çıraklık kolay değil.Sabahleyin önce temizlik yapılıyor.Temizlik de öyle süpürgeyle falan değil.Usta toza acayip sinir oluyor.Yerler her sabah hafif nemli bezle siliniyor.Gerçi zaten dükkan küçücük.Pek dert değil.Camlar siliniyor,sineklik kapıya takılıyor.Ve çay faslı başlıyor.O zamanlar böyle duyafonlu çaycılar da yok.Her seferinde askıyı kucaklayıp çay ocağına gidiyorum.Ben çayı getirdiğimde yeni misafir geliyor, hadi bir daha.
Birkaç gün böyle idare ettik.Ben bekliyorum ki usta bana da bir şeyler göstersin,o da pek umursamıyor.O hafta öyle geçti.Hafta başında da bana bir saatin kapağının nasıl açılacağını öğretti."Bundan sonra gelen arızalı saatlerin kapaklarını sen açarsın,daha sonra diğer teferruata da gireriz" dedi.Benim için çok önemli bir başlangıç oldu.Gelen saatlerin çoğunluğu Nacar ve Hislon markalı ama bir o kadar da kaliteli makinelerdi.Çakıyı çentiğe oturtup açmakta önceleri zorlansam da bir müddet sonra çocuk oyuncağı gibi olmuştu.
Bir gün kapıdan içeri bir Alamancı girdi.Kolundan "Opel" marka o zamana kadar dükkana uğramamış bir saat çıkardı.Saat kırmızı pırıl pırıl kadranlı,mikasının etrafında dönen bir de halkası olan kalın ve çelik kordonlu bir saatti."Şuna bir bakım yapıver,biraz da ileri gidiyor ayarlayıver de alayım" dedi.
Ustam saate hiç bakmadan bana "al şunu aç da yıkayıp yağlayalım" dedi.Ben hemen tezgahın üzerinden üzerinde haç resmi olan kırmızı çakıyı aldım.Saatin yan tarafına baktım,çentiği göremedim.Biraz kapağın altı aralık gibiydi,buraya doğru çakıyı zorladım,olmadı.Ustaya gösterdim,o da baktı baktı bir anlam veremedi.Çekmesinden başka bir çakı bulup çıkardı,onunla o da denedi açamadı.
Cehalet işte,"ben çakıyı şuraya oturtayım,sen de şu çekiçle hafif hafif vur bakalım" dedi.Vurduk ama ne fayda.Orayı biraz da zedeledik.Saati kenara atıp biraz bekledik.Ustam saatin arkasına tekrar baktı.Kapağın üzerinde kabartma Opel yazısı ve 6 adet yarık vardı.Bunlara bir anlam veremedi.Daha sonra aklına geldi"ulan bu vidalı kapak olmasın ,geçenlerde Sirkeci' de konuşurlarken duymuştum" dedi.Kargaburunun uclarını bu yarıklara oturtup çevirince kapak açıldı.İçinden de Kızıl Çin yapısı berbat bir tel maşa makine çıktı.
O yıllarda piyasada gezinen AS1130,UT 76 gibi makineleri temizlemek için benim ustam küçük kaselere benzine yatırırdı.O yıllarda Elma marka yıkama makineleri de vardı.Sirkeci'de aksamcılarda satılırdı.Ama bizim usta öyle şeylere para vermezdi.Benzine yatırmadan önce sadece kapak ve mikayı dışarı alır,çerçeve tespit vidalarını ve tepeyi sökerek (bazı çerçevelerde tepeyi bile sökmeye gerek olmazdı,bu kısım komple yarık olurdu)makinayı çerçeveden ayırır ve gerek görürse parçalarına ayırarak kaseye koyardı.Çoğunlukla da fazla uğraşmak istemediğinden komple benzine daldırırdı.Bir müddet süper benzinin içinde bekleyen saati daha sonra puarla kurutarak monte ederdi.
Opel saate de aynen öyle yaptı.Makinayı çerçeveden kurtardıktan sonra komple benzin dolu kaseye atıverdi.Bir kaç saat sonra benzinden çıkarıp güzelce kuruladı.Ve hiç bir şey yapmadan kapağını kapattı.Tezgahta teslime hazır saatlerin yanına astı.
Ben o zaman saatlerden hiç mi hiç anlamadığım için bu kırmızı kadranlı saat çok ilgimi çekmişti.Usta dışarı çıktığında saati alıp inceledim.Üç rakamının olduğu yerde küçük beyaz bir pencere gördüm.Ama bir anlam veremedim.Derken usta ben saati incelerken geldi."Aman oğlum,bu çok melanet bir saat,bırak elleme hazır çalışıyorken sahibine verelim" dedi."Usta bu pencere ne" diye sordum.Bakınca rengi değişti."Ne oldu usta bir şey mi oldu " dedim."Şimdi yandık işte "dedi.
"Oğlum bu saatlerde takvim de var.O pencere de takvim rakamının göründüğü pencere.Ama biz bunu benzine atınca takvim silinmiş,şimdi ne yaparız ben de bilmiyorum "dedi.Aceleyle saati yeniden açtı.Kadranı söküp takvimin diskine ulaştı.Bazı yerleri silinmiş bazı yerleri duruyordu.Kırmızı tükenmez kalemle silinen yerleri yeniden yazmayı denedi,olmadı.Diski söktü.Öğle vakti dükkanı kapayıp Sirkeci'ye yollandı.
Sirkeci'den eli boş döndü.Ertesi gün Almancı geldiğinde de "sizin saat çok kirliymiş,temizliği devam ediyor" diye bahane buldu.Ama neticesinde saati teslim edecekti.Bir sonraki gün tekrar Sirkeci'ye gitti.Bu defa elinde Opel'in benzeri bir saat vardı.Hem de yepyeni.Bunun makinasını söküp Opel'inkiyle değiştirdi.Ve Almancı'dan da doğru dürüst bir para alamadı.
"Hep de kar edecek değiliz ya" diyerek teselli buldu.
Aslında o yıllarda çok modern çalışan saatçiler de vardı.Yıkama ve ayar makinesi kullananlar,mikron kalınlıklardaki bayan saatlerine direk değiştirebilen ustalar vardı.Saatçilik şimdiki gibi pil ve kordon satışından ibaret değildi.Ucuz Çin malları o yıllarda da vardı.Yukarıda bahsettiğim tel maşa hiç bir değeri olmayan saatler de vardı,Omega ve Movado gibi çok pahalı saatler de vardı.
Anılar bitmez,devam edecek.
Herkese selamlar... | |
|
| |
deka
Mesaj Sayısı : 5518 Kayıt tarihi : 04/07/09 Yaş : 65
| |
| |
watcher Admin
Mesaj Sayısı : 6994 Kayıt tarihi : 01/07/09 Yaş : 66
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 2:48 | |
| Cok keyifle bir solukta okudum, o gunler cok ilginc anilarla doludur, henuz pilli saatlerin olmadigi bir saatin atilmadigi, tamir edildigi ve saatlerin lux olmadigi gunluk kullanim aletlerinden biri oldugu yillardi. Anilarinizin devamini bekleriz, cok keyifli seyler bunlar, belki ileride forumdaki bu tur anilari da toplar biryerlerde yayinlatiriz. | |
|
| |
tag_ci
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 25/12/09 Yaş : 33 Nerden : İstanbul
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 4:16 | |
| Olay çok eskide kalmış ama keşke kabul etmeseydi baştan usta saati | |
|
| |
bizantolog
Mesaj Sayısı : 288 Kayıt tarihi : 01/07/09 Yaş : 55 Nerden : istanbul
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 4:36 | |
| Çok hoş bir anı ve güzel bir anlatım, "yeni" anıları merakla bekliyorum. | |
|
| |
barett
Mesaj Sayısı : 682 Kayıt tarihi : 25/12/09
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 4:39 | |
| uzeri tozlanmis anilar boyle anilari zevkle okuruz devamini beklerizzz | |
|
| |
MortingenStrasse
Mesaj Sayısı : 569 Kayıt tarihi : 02/07/09 Yaş : 35 Nerden : Kıbrıs
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 5:01 | |
| çok güzel zevkle okudum ben de teşekkürler | |
|
| |
M.Ali Sade
Mesaj Sayısı : 404 Kayıt tarihi : 05/01/10 Yaş : 65
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 5:17 | |
| Yeni başlık açmıyorum,buradan anılara devam ediyorum.
İlerleyen zamanda ustam dükkandaki el aletlerinin nasıl kullanılacağını bana öğretti.Körelen tornavidaları bilemeyi,lupun göze takılmasını,puarın kullanılmasını,ahtapotla mika tutmayı ve çalışma usulleri konusunda bilgiler verdi.Ve çay işine biraz ara verip benim de yanında tamiratın nasıl yapıldığını izlememe fırsat tanıdı.
Dükkanda en çok yaşanan hadise ise fırlayan küçük parçalardı.Ustam fazla yaşlı olmamasına rağmen tamirat esnasında sürekli bir şeyleri etrafa saçardı.Halbuki bunu engellemek için tezgahında beyaz patiskadan kucağını örten bir de örtü de vardı.Ama yine de zemberek göbekleri,baskı vidaları havalarda uçuşur ve her seferinde yerlere yatıp bunları bulmaya çalışırdık.
Gerçi baskı vidaları düşünce çok da dert etmezdi.Sonradan bulunmak kaydıyla vida kutusundan bir yenisini takıverirdi.Ama mesela ters vida olan tulumba çarkı vidasını mutlaka düşünce arar bulurduk.
Dükkanda satılık kol saati bulundurmayı da sevmezdi.Genellikle bir kaç Rus Serkisof masa saatini vitrinde bulundururdu.Bunlara ölü yatırım derdi.
En çok beğendiği saat ise kırmızı makineli olmak kaydıyla AS 1130 modeli Nacar,Hislon ve muadilleriydi.Bunlar saatin Chevrolet'i derdi.(O yıllarda Amerikan otomobillerinin hakimiyeti vardı.)Deminki mesajda da bahsetmiştim, temizlik yaparken pek çok saati komple benzin çanağına atardı.Ama 1130 ları sevdiğinden olsa gerek onlara en ince ayrıntısında sökerek çok itinalı temizlik yapardı.
Temizlik için kullandığı benzini dükkanın arkasındaki benzinciden şişeye doldurmak üzere şimdilerde bulunmayan "süper" benzinden alırdık.Süper benzinin rengi olmazdı.Ama normal benzin hafifçe mavi olurdu.Nedense içine boya katarlardı.Her seferinde bir şişe alırdık.Fazlasını dükkanda bulundurmazdı.
Benim okulumun açılacağına yakın ben dükkandan ayrılmıştım.Bir gün usta da dışarıdayken içeri bir yavru kedi girmiş.Tezgahta asılı duran köstekli Serkisof saatin sarkan zinciri ile oynamaya başlamış.Ve tabii düşürüp mikasını kırmış.Neyseki direği kırılmamış.Tezgahın üstündeki benzin dolu kaseyi dökmüş.İçindeki balansı da ne yapmış bilinmiyor,sonra bulunamamış çünkü.Köstekli düşerken yanında asılı bir kaç saati daha aşağıya indirmiş, onlara da hasar vermiş.
Tam oradan geçerken baktım usta saçını başını yoluyor. En çok da kaybolan balans için üzülmüş."İki gündür düzeltmek için uğraşıyordum.Tam düzeltmiştim,kedinin tırnağına takılıp gitti "deyip duruyordu.
Yarın da okuldaki kendi tamirat maceralarımla karşınızdayım.
Herkese selamlar... | |
|
| |
watcher Admin
Mesaj Sayısı : 6994 Kayıt tarihi : 01/07/09 Yaş : 66
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 5:44 | |
| AS 1130 bir mekanizma resimi ekliyorum, bunun sanirim bende kirmizi makinelisi de var bir ara cikarip resmini cekerim: | |
|
| |
tag_ci
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 25/12/09 Yaş : 33 Nerden : İstanbul
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 6:22 | |
| M. Ali Sade abicigim anilarini bizlerle paylastigin icin cok tesekkurler . İyiki hos gelmissiniz foruma . Severek okuyoruz | |
|
| |
deka
Mesaj Sayısı : 5518 Kayıt tarihi : 04/07/09 Yaş : 65
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 6:49 | |
| | |
|
| |
watcher Admin
Mesaj Sayısı : 6994 Kayıt tarihi : 01/07/09 Yaş : 66
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 9:33 | |
| Bu sendeki as 1130 degilki, orjinal omega makine | |
|
| |
deka
Mesaj Sayısı : 5518 Kayıt tarihi : 04/07/09 Yaş : 65
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Çarş. 6 Ocak - 11:27 | |
| Pardon ben aradaki "1" i kaçırmışım, bendeki 1030, diğeri 1130 , bende diyorum bunlar tıpatıp benzemedi ama | |
|
| |
ooomegaa
Mesaj Sayısı : 395 Kayıt tarihi : 26/07/09
| Konu: Geri: 1968 yılından bir anı.. Perş. 7 Ocak - 6:18 | |
| deka abi omeganın birde önden resmini görsek | |
|
| |
deka
Mesaj Sayısı : 5518 Kayıt tarihi : 04/07/09 Yaş : 65
| |
| |
| 1968 yılından bir anı.. | |
|