Türk Saatforumu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Saat Forumu-www.turksaatforumu.com - Saatlerin Hyde park'ı-Saat Sohbeti
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Anılara devam-12

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
M.Ali Sade

M.Ali Sade


Mesaj Sayısı : 404
Kayıt tarihi : 05/01/10
Yaş : 65

Anılara devam-12 Empty
MesajKonu: Anılara devam-12   Anılara devam-12 Icon_minipostedPtsi 21 Şub. - 2:21

1980 lerde Trakya'da çalışıyorum.Oldukça samimi olduğum bir arkadaşım var.Arkadaşımın ailesi oldukça varlıklı ve zengin bir aile.

O da saatlere meraklı.Kimi zaman evdeki eski saatleri kapıp getiriyor,beraberce bakım yapıyoruz.Kimi zaman konu-komşusundan topladığı antika duvar ve masa saatlerini inceliyor,değerlendiriyor ve fikir sahibi oluyoruz.Aslında eline tornavida bile yakışmıyor,pek iş çıkaramıyor ama boş vakitlerimizi meyhaneler,biraheneler gibi "haneler"de geçirmektense bu işlerle uğraşmayı tercih ediyoruz.

Gerçekten de Allah selamet versin, başta da yazdığım gibi oldukça varlıklı bir aileden gelmesine ,ailesinin de durumu iyi olmasına rağmen bizim arkadaş çok pintiydi.Tamirat işlerini her zaman benim evde yapardık.Gelirken diyelim ki eline bir paket bisküvi alıp da geldiyse ve bu paketten de es kaza bir kaç tane artan olduysa mutlaka artanları da cebine koyar öyle giderdi. O yıllarda ben sigara da içerdim.O da içerdi.Ama sırf bana değil hiç kimseye bir tek sigara ikram ettiği bile görülmemiştir.Öyle de kıl kuyruktu.

Annelerinin çok eski bir rakkaslı duvar saatini beraberce tamir etmiştik.Kendi kolundaki UT 76 makineli Nacar'ı defalarca söküp temizleyip parlatmışızdır.Bir kaç defa da bu saate zemberek değiştirmiştik.Çünkü saati kurarken sona geldiğini anlamaz ve ha bire zorlar dururdu.

Bir gün konuşurken Ankara'da anneannesinin antika bir konsol üstü saati olduğundan,kadıncağızın bu saati çok sevdiğinden,ancak son zamanda saatin bozulduğundan,sadece bir kaç saat çalışıp durduğundan bahsetti.Ve bu saati kimseye emanet edemediklerinden oraya giderek saate bakıp bakamayacağımızı sordu.Bana da gezmek lazım ya kabul ettim.

İkimiz de çalışıyor olduğumuzdan bu işi hafta sonu tatilinde yapmak için ,cuma günü akşam üzeri buluşmak üzere anlaşıp ayrıldık.

Evde götüreceğim alet ve avadanlıkları ayarladım.Saat takımlarım haricinde belki gerekebilir diye irice bir düz tornavida ile bir de açık ağız anahtar takımını da yanıma aldım.

Ben cuma akşamı otobüsle gideriz diye düşünürken bizimki "hayır ,bizim arabayla gideceğiz,hatta nişanlım da bizle gelecek " dedi.Ben o zamana kadar bir otomobilleri olduğunu dahi bilmiyordum.

Evlerinin arkasına dolaştık.Derme çatma bir garaj kapısını açtığımızda içeride pırıl pırıl lacivert renkte bir Murat 124 durduğunu gördüm.

Burada konuya kısa bir ara verelim.Bazı arkadaşlarımıza garip gelebilir ama otomobiller içerisinde en beğendiğim modellerden birisi Murat 124 tür.Aslında bizim ülkemiz ilk defa otomobil kullanma keyfini bu otomobille alır olmuştur.Çünkü 1970 lerde her ne kadar ülkemizde Amerikan otomobillerinin egemenliği varsa ve tabii ki bu otomobillerin gerek sağlamlık ve gerekse estetiği konularında laf edebilmek mümkün değilse de bu küçük ve ekonomik otomobillerin de arabacılığa farklı bir renk kattığı inkar edilemez.

Katkıları nelerdir,inceleyelim:Birincisi büyük otomobillere göre çok üstün manevra kabiliyeti ve kullanma kolaylığı.Sonrasında daha rahat bir görüş,daha seri kullanım,çok güçlü frenler (4 tekerlek de disk frendi),şahane bir kalorifer,cam yıkama tertibatı,çift kırılmalı ayna,bol ve ucuz yedek parça.

İşin aslına gelecek olursak Fiat'ın 1966 yılında "Yılın Otomobili" seçilen bu modeli temelde Amerikan sistemidir.Salıncaklı öntakım,altı silindirli Amerikan motorlarının dört silindir ile çalışan modeli bir motor,aynı sistemde arka süspansiyon hep Amerikan otomobillerinde gördüğümüz tarzdır.O yüzden de çok başarılıdır.Ve 45 yıldır üretilmiştir,2011 yılında Rus VAZ firmasınca halen de üretilmektedir.

Neyse biz konuya geri dönelim.Arkadaşım Murat 124'ü çalıştırıp kapının önüne getirdi.Oradan gidip alt mahalleden nişanlısını da aldık.Bu arada otomobil 1974 modeldi ve on yıllık olmasına karşılık sadece 10 bin km.yapmıştı.Pintiliklerinden hiç binmemişlerdi.Benzin aldıktan sonra gece vakti yola koyulduk.

Bizim 124 kükreyerek yol aldı ve sabaha karşı Düzce'deki otobüslerin mola verdikleri tesislerin birine kadar gayet güzel geldi.Burada bayat çayları içerek biraz uykumuzu dağıtmaya çalıştık.Arkadaşıma "yorulduysan biraz da ben devam edeyim" dediysem de bana itimat etmedi.Sadece "babam kimseye verme dedi" diyerek noktayı koydu.Yeniden arabaya doluştuk ve yola koyulduk.

Ama o da ne.Bizim yol boyunca kükreyerek gelen 124 bir anda kedi oldu ve miyavlamaya başladı.Arabada bir tekleme peydahlandı,patır kütür çalışır oldu.O vaziyette Gerede Esentepe'deki çay salonuna kadar geldik.Arkadaşıma "şu kaputu aç da bir bakalım,belki kolay bir şeydir" diye ne kadar söylediysem de bana itimat etmedi ve işi inada bindirdi.

Gerede'yi bilen bilir ,yaz günü bile buz gibi bir esintisi olur.O sabah da çok soğuktu.Arabadan inip koşarak çay salonuna geçtik.Yine bir kaç berbat çaydan sonra arabaya oturduk.Arkadaşım marşa bastı,bir numara yok.Peşpeşe bastı bastı.Yine çalışmadı.

Nişanlısı ile o önde oturduğundan ben ve çantam arka koltuktaydık.Çantamın fermuarını açtım.Takımlarımı arka koltuğa döktüm.İçinden bir ince bir de uzun düz tornavida aldım.İki ağız anahtarlarımın da hepsini alıp geçerken de kaputu kendim açıp motorun başına geçtim.

Birinci bujinin kablosunu söküp kablonun ucunu buji kafasına yaklaştırdım ve "bas marşa" dedim.Kablonun ucunda hiç bir hareket yoktu.Diğer bujileri de aynı şekilde denedim.Hiçbirinde kıvılcım emaresi yoktu.

Distribütörün kapağını söktüm.Gözle muayene ettim,herhangi bir çatlak ,oksitlenme görünmüyordu,tepe kömürü de sağlamdı.Aynı şekilde tevzi makarasını da inceledim,o da iyiydi.

Anahtarlarımın arasından 13 ü bulup distribütörün altındaki tespit nalını söktüm.Tevzi makarasının yönünü işaretleyip distribütörü komple dışarı alıverdim.Başta bizim arkadaş olmak üzere ikisi de "Ne yaptın,hiç o sökülür mü,biz şimdi bu dağın başında tamirciyi nereden buluruz?" diye çığlık atmaya başladılar.Hiç sesimi çıkarmadım.

Distribütörü milinden çevirerek platin aralığını kontrol ettim.Bu nalet 124 lerin en pis taraflarından birisi tevzi makarası kolay sökülüp platine ulaşılmaz.Rahat çalışmak için mutlaka distribütör yerinden çıkartılmalıdır.Platin tamamen kapanmış ve bu kapanmadan dolayı platin kontaklar meme yapmıştı.Platin kontaklarını çantamdaki ince zımpara ile zımparalayarak pırıl pırıl yaptım.Temiz bir kağıtla da kuruladım.Platinin sabitleme vidalarını gevşetip platin aralığını bildiğim şekle getirdim.Sonra da tespitleri önce tornavida ile sonra da getirdiğim açık ağızlı anahtarların ufaklarıyla iyice sabitledim.Bence çok güzel olmuştu.

Distribütörü söktüğüm şekilde yerine taktım.Nalı yerine oturtturdum,ama sıkmadım.Distribütör kapağını taktım.Kabloları tekrar kontrol ettim.Ve soğuktan arabanın içine kaçmış olan bizimkilere seslendim:"Bas bakalım çalışacak mı?"

Daha marş dişlisi volana değer değmez bizim 124 kükreyiverdi.Yan gözle arabanın içine baktım.Bizimkilerin keyfi yerine gelmişti.Motorun biraz ısınmasını bekledim.Motor iyice ısınınca distribütörü sağ sol yapıp avansını el ile ayarladım.Son kontrollerimi yapıp takımlarımı topladım.Kaputu kapatıp arkaya geçtim.Kızcağız araba bozulunca epey telaşlanmıştı.Ama artık ikisinin de yüzlerinde teleş değil keyif vardı.Bana çok teşekkür ettiler.

Güle oynaya Ankara'ya vardık.

Anneanesi Hukuk fakültesi civarında bir yerde oturuyordu.Önce oraya gittik.Güzel bir kahvaltı faslından sonra antika konsol saatini ele aldık.

Saatin aslında bir şeyi yokmuş.Sadece ana zemberek tespit çivisinden kurtulmuş.Bunu görünce güldüm.Demekki zembereği zorlamak da ırsi bir davranış olmalı diye düşündüm.(yukarıda torununun da Nacar'ın zembereğini bir kaç defa zorlamaktan dolayı kırdığını söylemiştim. )Neden güldüğümü yaşlı kadına söylemedim.Sadece "onca yoldan bu ufak arıza için mi geldik" diyerek onları rahatlattım.Zembereği yerine oturtup biraz da saatin içinde kaba temizlik yaptıktan sonra ben onları kendi hallerine bıraktım.Pazar sabahı buluşmak üzere ayrıldık.

Pazar günü Kızılay meydanında beni almaya geldiklerinde nişanlısı arkaya oturmuştu.Arkadaşım da benim öne oturmama dahi fırsat vermeden indi ve "Abi sen kullan,ben sana haksızlık ettim" dedi.

Böyle bir macera yaşadık işte.

Herkese selamlar...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
haspirin

haspirin


Mesaj Sayısı : 272
Kayıt tarihi : 04/01/10
Yaş : 46
Nerden : Ankara

Anılara devam-12 Empty
MesajKonu: Geri: Anılara devam-12   Anılara devam-12 Icon_minipostedSalı 22 Şub. - 3:55

bir solukta okudum ... tesekkurler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
deka

deka


Mesaj Sayısı : 5518
Kayıt tarihi : 04/07/09
Yaş : 65

Anılara devam-12 Empty
MesajKonu: Geri: Anılara devam-12   Anılara devam-12 Icon_minipostedSalı 22 Şub. - 4:39

Özlemişiz ya, çok iyi geldi. ok1
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
watcher
Admin
watcher


Mesaj Sayısı : 6994
Kayıt tarihi : 01/07/09
Yaş : 66

Anılara devam-12 Empty
MesajKonu: Geri: Anılara devam-12   Anılara devam-12 Icon_minipostedPerş. 24 Şub. - 6:12

Evet cok iyi geldi.

70'li yillarin sonlarinda ben de 18-19 yas civari, bir arkadasimla beraber citroen 2cv almistik, hurdacilardan aldigimiz bir de yedek motor arka bagajda dururdu, yollarda bazen motor gumler, biz de motoru hemen yol kenarinda soker el ile kaldirir yol kenarina atar ve obur motoru takar bir iki saat sonra yola devam ederdik, yani yedek parca degil de arabada yedek motor bulundururduk.
O zamanlar arabalar basit sistemli ve benzinliydiler, simdi bunlari dusunmek bile imkansiz, ama en kucuk araba da 100km'de 10 litreyi rahatlikla yutar hatta bazen daha fazlasini da isterdi. Ustelik bir bmw 2002 Tii dort karburatorlu arabam vardi, 180-190km'yi gorunce arabadakilerin gozleri faltasi olurdu.

Dedelerimizden duydugumuz gibi, hey gidi gunler hey simdi bizler dede olduk
guluyor
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.turksaatforumu.com
M.Ali Sade

M.Ali Sade


Mesaj Sayısı : 404
Kayıt tarihi : 05/01/10
Yaş : 65

Anılara devam-12 Empty
MesajKonu: Geri: Anılara devam-12   Anılara devam-12 Icon_minipostedPerş. 24 Şub. - 10:49

Madem öyle 2CV Citroen'e ait bir kaç resimi de hatırlatmak maksatlı olarak ilave edeyim.

Anılara devam-12 10e0b4p

Anılara devam-12 99ie89

Bu da 2002 Tİ motoru.Bu motorun benzeri bir motora sahip 1800 modeli bir BMW'yi ben de 1988-90 yılları arasında kullanmıştım.Hatta resimlerini de eklemiştim sanıyorum.Efsane bir motor.

Anılara devam-12 330u6mu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Anılara devam-12
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Anılara devam- 6..
» Anılara devam- 7..
» Anılara devam- 8..
» Anılara devam- 9..
» Anılara devam- 10..

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Türk Saatforumu :: KONU DIŞI :: Genel Sohbet :: Anılarımız-
Buraya geçin: