Saatlerle ilgili sinir olduğunuz ya da komik bulduğunuz yorumlar

Genel de insanlar arkadaşlarıyla alışverişe çıkıp birbirlerinden fikir alırlar bu her tür müşteri profilinde vardır nerdeyse.Kemeraltın'da çalıştığım dönemlerde buna benzer iki müşteri geldi.Diyalog aynen şöyle;
Müşteri:Çitizen'in birinci güzeli var mı?(Citizen'i bu şekilde telafuz etmek bir gelenekti nerdeyse)
Satıcı:Hangi modeline bakmıştınız?Pilli mi yoksa otomatik mi?
Müşteri:Saat tabi ki otomatik olur.
Müşteri'ye Citizen 8200 kalibreli bir saat çıkardım.Müşteri saatin tüm detaylarını inceledikten sonra arkadaşına verdi,bak bakalım bu saat orjinal mi diye sordu.Arkadaşı saati aldı saat'e biraz hareket vererek saati çalıştırdı,saatin tepesi dışarda kalacak şekilde dişleriyle ısırır şekilde saati tuttu,elleriyle de kulaklarını kapattı,yaklaşık 10-15 saniye saati bu şekilde ağzın da tuttu(nesini dinlediyse!!) arkadaşına dönerek bu saat orjinal değil dedi.Doğal olarak bu işin sırrını sordum.Müşteri de saatin sesini dinlediğini bu işi memleketin de öğrendiğini saatin tik taklarından orjinalliğini ayırt edebildiğini ifade etti.O gün çok gülmüştük bu olaya,hatta müşteri için,galiba ayar makinası yutmuş diye kafa bulmuştuk.Başımdan geçen ilginç anılardan biriydi.Hoşçakalın...

Bizim insanımız böyle ilginçdir,kimbilir daha ne diyaloglar vardır.

ben cocukken, saat gürestirme vardi hatirlarmisiniz bilmem.
koca koca adamlar saatlerin tepeleri cekik vaziyette birbirlerine temas ettirerek hangisi yenecek diye iddiaya girerlerdi.

Bende şöyle bir şey duydum, hangimizin saati daha sağlam diye karşı duvara fırlatıyorlarmış, belki yukarıdan aşağı atanlarda vardır, ne tuhaf insanlar var.

watcher demiş ki:

Yine gercek bir muhabbet, bir avukat arkadasim ilk defa benim saat odasini goruyor:

-Ohaaaa bu ne yaw
-ya iste kolleksiyon, cocuklugumdan beri yapiyom
-Bunlara kac para verdin?
-Ne biliim yaw hatirlamiyom
-Simdi kac para eder?
-Ne biliim hic arastirmadim.
-Bunlari niye satmiyon?
-Sana ne lan sana neeeeee, cik disariiiiiiiiii

bu çok güzelmiş

Gercek ve yasanmis:

Bir arap prensi, simdi hatirlayamadigim bir markaya (dufour diyesim geliyor ama tam hatirlayamadim) 25 tane ve herbiri yuzbin dolarin ustunde ozel, altin ve kurmali saat yaptiriyor.
Aradan bir yildan fazla zaman geciyor ve saatler bakima gelmeyince Isvicreden bir mudur ve bir teknisyen gonderiyorlar, saatleri gerekirse bakima alsinlar diye, cunku prens te onemli ve buyuk bir musteri.
Adamlar saraya girip bahceden prensin calisma odasina dogru giderken bahcede oyun oynayan cocuklari goruyorlar cocuklar bagris cagris icinde bir duvarin dibinde oyun oynuyorlar.
Bizim cocukken oynadigimiz gazoz kapagi oyunu oynuyorlar iste.
Adamlar yakina gelince dehset icinde, cocuklarin saatlerle bu oyunu oynadiklarini goruyorlar.
Nefes nefese prensin yanina gelip durumu anlatiyorlar, prens gayet sakin cevap veriyor:
"Haa evet yaw o saatler getirdikten iki gun sonra durdular ne kadar salladiysak calismadilar, ben de cocuklara oynasinlar diye verdim"

Helal olsun, prensime yakışır.