Zenith

Georges Favre Jacot tarafından 1865 yılında kurulan Zenith, tarihin en önemli saat üreticilerinden biridir. Seri üretim tarzı imalat anlayışını ilk defa başlatan Zenith Saatçilik,lüksü ve işçiliği ile en üst düzey saatleri yaratmak üzere birleştirirken 1999 yılında Louis Vuitton Moet Hennessy'nin bünyesine katıldı.
Louis Vuitton'un satın almasıyla büyük bir değişim yaşayan Zenith,klasik ile moderni biraraya getirerek yepyeni bir Zenith kol saati koleksiyonu yarattı.El yapımı saatlerden meydana gelen bu koleksiyonun en çok öne çıkan yanı ise üzerindeki pırlantalarıdır.
Kuruluşundan bu yana en prestijli saat markalarından biri olan Zenith,1565 ödül, 50'den fazla kalibre,Dünya'nın dört bir yanındaki şubeleri ile 20. yüzyıla adını kazıdı.
Zenith tutkunlarının çok iyi bildiği bağlılık,doğruluk,doğruyu arama,dinginlik,zarafet ve evrensellik kavramları,Zenith üretim sürecinin konseptini oluşturdu.Paris'ten Roma'ya,New York'tan Tokyo'ya, Berlin'den Londra'ya,Tokyo'dan Bombay'a bu konsept,zaman kavramının en iyi arkadaşı oldu. Yaratımlarının üzerinde,benzersiz bir dünyayı ifade eden Zenith saat,lüks tüketim ürünleri sektörünün en önemli markalarından biridir.
Zenith Chronomaster herhangi bir döneme ya da tarza ait değildir.Kendisine özel bir tarzı vardrır. Klasik olarak bilinen Zenith ürünlerinin imzasını taşır.Kasadaki karakteristik ikili banttan kadranlar üzerindeki bordüre kadar herşey büyük saatçilik geleneğinin bir tekrarıdır.
Saatleri sanat eserine dönüştüren,benzersiz Zenith tasarım ve kalitesinin bir simgesi haline Zenith Chronomaster Open Koleksiyonu varılan son noktadaki mükemmelik değil, köklerini ve çağdaş özelliklerini güçlendirmek üzere bazı yeni özellikler kazandı.Böylece Zenith Chronomaster El Primero Venice sınırlı bir edisyon,İtalyan rönesansının görkemini taşıyor.Buna mukabil Zenith Chronomaster Open Concept teknolojik tasarımın bulvarlarını araştırıyor.
Zenith erkeksi olsa da kadınlar tarafından benimsenebilen bir saat geliştirdi.New York'tan Paris'e, Milano'dan Moskova'ya zarif bayanlar gümüşlü veya grili paslanmaz çelik Open olsa dahi kendi Chronomasterlarını gururla taşıyabiliyorlar.Saatin narin bileklere yerleşmesini sağlamak üzere daha dar ve hafif siyah, gri, kahverengi veya beyaz katlanır kayışlar üretildi.
Modern bir lüks vizyonu enerjiyi ve kadınsı kodları ve erkeksi ayrıcalıkları taşıyan parçalar cinsiyetler arasındaki çizgiyi bir eğlence haline getiriyor.

çok güzel saatler üretiyorlar özellikle spor versiyonları çok güzel....

Bugün Kanyon alışveriş merkezinde open model bir El Primero denedim. 38mm kasasına rağmen hayatımda hiç bu kadar güzel bir saati koluma takmamıştım. Mağazanın Çırağan şubesinde tourbillion model bir saat varmış en kısa zamanda oraya da uğrayıp kolumda denemek istiyorum.

Zenith'i koluma takınca 15 dakika çıkaramadım. Verelim size dediler "15 yıl sonra inşallah" diyebildim :(

birde fiyatını duysaydık.

14.000 dolores

ooooo hakkaten dediğin süre kadar beklemeye değer gözüküyor.

.

Yarın vaktim olsa beraber gidelim derdim.

.

taksımde ıstıklalde zenith saatlerı saatn cok eskı bı dukkan war bi gireyım dedım 1 saat cıkamadım bı de adamla bır muhabbet bı baktım sıyasete dogru kayıyoruz nyse dedım yawas yawas kac dedım ama saatlere gelırsek buyulndım hakıkaten..tunele gıden yolda bu saatcı

Iste bu tur dukkanlarda eski modellere bakmanizi tavsiye ederim, cok eski elde kalmis veya satilmamis modeller buliunabilir ve bunlari cok ucuz fiyatlara alabilirsiniz. Bu tur saatlere new old stock, kisaca NOS deniyor. Iclerindeki makineler acaip kaliteli olabiliyor ve gunumuz saatlerinin fiyatlarindan cok daha asagida olabiliyor.
Ebatlarinda kucukluk sorunu olabilir ama dunya piyasalari da artik buyuk modellere doymaya basladi, dikkat ederseniz markalarin yeni kolleksiyonlarinda artik 38mm bulmak cok olagan hale geldi. Eski 60 li yillarin saatleri 33 ile 40mm arasinda degisiyor ama mesela 34mm olan bir saat eger kadrani acik ve temizse oldukca buyuk gorunebiliyor ve NOS saatlerin en guzel yani kurmali da kolaylikla bulunabiliyor, gunumuz saatlerinde kucuk boy kurmali saatler ancak cok yuksek markalarda ve cok cok yuksek fiyatlarda bulunabiliyor.

bu çap konusu tartışmalı bir hal aldı,bundan sonra çaplar büyükmü seyreder,küçülürmü,valgranges mekanizmalar daha büyük boy saatler çıkarabilmek için değilmiydi,bu durumda ne olacak,isviçrede moda saat kavramına uyup ebatlarlamı oynayacak,gerçi bilekde büyük boy saatin güzel duruşunu kimse inkar etmez ama,bakalım.

Buyyuk capli saatler cogu kullanicida sorun yaratti, bilekler ince saat kocaman olunca saatin gosterisinden cok kalitesi onem kazanmaya basladi. Mesela ilk buyuk saatler italyada baslamisti, kocaman 50mm saatler takiyorlardi ama gecen hafta gittigimde artik kimsede o kocaman saatlerden goremedim, hemen her konuda modada italyanlar dunya oncusudur ama mesela o modanin belcikaya gelmesi uc bazen dort yil aliyor, genelde amerikalilar onlari hemen takip eder. Su aralar anladigim kadariyla italya boyutlari kucultmeye baslamis.

hangi ölçüde birleşelim o zaman 50 gerçekden büyük,37-38 küçük.biryerde buluşalım,kaçdan aşağı olmaz,kaçdan yukarı olmaz,italyanlar hangi ölçülere dönmüş.

Walla inanmayacaksin ama italyanlarda gorduklerim 33-40mm arasiydi. Ozellikle bir saat hastasi olarak herkesin kolundaki saatlere bakinca en buyuk modellerin rolex daytona oldugunu gordum, digerleri sadece saat ve saniye fonksiyonlu sade ama degerli saatlerdi, altin filan.
Buyuk capli sadece rolex daytonalar vardi, mesela 36mm jaegerler gordum harikaydi.

vay be,ne olacak bu işin sonu.mallar elimizde patladımı şimdi. :hehehe:

Bu italyanlarin genel taktigidir ve de isvicrenin de onemli bir bolumunun italyan asilli oldugunu ve hele hele saatlerin basindaki en onemli ismin (hayek) lubnanli oldugunu bilirsen sasirmazsin, ama cok merak edecek bisey yok, 70 li yillarin saatlerinden elinde bulunanlar yasadi

bende 1-2 tane var,elimden çıkaracaktım o zaman dursunlar,gerçi pek kıymetli şeyler değil ama.

Bence 40-42 mm ideal,artık uzun bir süre daha da aşağı inmez diye düşünüyorum
Çünkü saat kullanmaktan çok görsel bir önem kazandı.

aslında benim kişisel görüşümde o yönde,gerçekden saat kendini o boyutlarda ancak göstermeye başlıyor,birde belli bir yaştan sonra da büyük boy fena olmuyor. ,birde carrera ya bakıyorsun,klasik carera 41mm. iken grand carera büyümüş olmuş 43mmç hamiltonların yeni modelleride genelde 44mm. birde valgranges mekanizmalar büyük boy kasalar için üretilmedi mi?.mesela.
panerailerin boylarınıda unutmamak gerekir,deel mi?işimize böyle geldiği ve büyük sevdiğimiz içinmi böyle diyoruz nedir :lol!:

Ben bilmez merkez bilir...
Ne bileyim yaw kafami karistirdiniz

merkeze birtek ben karışırım,merkez benden sorulur,kafa karıştırmaya gerek yok.

Ya aslinda saatlerin boyundan cok konforu da cok onemli, bazen buyuk bir saatin ergonomisi oyle guzel yapilmis oluyor ki kolu adeta sarmaliyor ve buyuklugunu hissetmiyorsunuz, bazen de 40mm bir saat bile kolda kocaman gorunuyor.
Yine kucuk 34mm bir saatin kadrani ve cam cercevesi cok genis oluyor ve saat kolda kocaman duruyor, mesela bende bir longines var 38mm ama kocaman duruyor, kadrani genis ve acik. Yine Omegalarda da oyle, 60 li yillarin omegalarinda 34-35mm bir saat kendini ciddi ciddi gosteriyor.
Galiba daha cok spor saatlerde ebat buyuk olunca guzel duruyor, klasiklerde ise en fazla 37-38mm yetiyor.
Bu bir movado otomatik, capi 37mm ama kadran cok saf ve pur, kolumda oldukca guzel ve buyuk gorunuyor.


Bu da yukarida bahsettigim longines:

bu konuda bende birşeyler karalamak isterim,dediğin gibi klasik saatlerde maksimum 40-41 mm. yeterli,38-39 da hoş duruyor,sporlarda 40 bile küçük oluyor,burada birde şöyle bir algılama sorunu var kadran sade ve akrep yelkovan uzunsa,ayrıca kasa bezeli ince-darsa saat 39 da olsa büyük görünüyor,(şekil A va B yukarıdaki fotolarda)klasik saatlerin küçük ölçülere sahipken büyük görünmesinin nedeni bu,birde yakından bilekdeki saate bakmak kişiyi yine yanıltıyor,bileğinizdeki saate aynada belli bir uzaklıdan bakarsanız 38-39 ve hatta 40 mm. ölçülerinin bile küçük geldiğini rahatlıkla görebilirsiniz.

beyaz kadran movado yıllık izinde kullanmak için herhalde yoksa iş zamanı baya bir probleme neden olur :hehehe:

ince bilekli ve genç yaştakiler için bence 38mm-41mm arası en ideal kasa genişliği. daha fazlası emanet duruyor.

bnde jacques lemans war 50 lık masallahı war hakıkaten kocaman hele bu sıcak hawalarda bollastırmaktan kayışı bi hal oldum..

Alıntı :

"bağlılık, doğruluk, doğruyu arama, dinginlik, zarafet ve evrensellik kavramları,Zenith üretim sürecinin konseptini oluşturdu"

ne var ki Zenith son yıllarda dinginlikten vazgeçmiş görünüyor

zenith'in reklama ihtiyacı yok. Omega ve Tag ile karşılaştırayım bu 2 markanın web sitelerinden Ambassador'larına bir bakın... yok yok yani bu 2si tüm hollywood yıldızlarını toplamış zaten... ama zenith'in böyle temsilcilere ihtiyacı yok. gider 4 manken ile anlaşır (4 collection serisi var çünkü) çeker resimlerini basar katalogunu ve web sitesini işine bakar.
ZENİTH'İN AMBASSADORLARI BİZLERİZ ARKADAŞLAR.. EYHH BEE.. YÜRÜYÜN KİM TUTAR BİZİ. )

hakiki bir Zenith sahibi olmadan ölmemem lazım

Aynen... Abi bakıyorum senle de zevklerimiz örtüşüyor. Oris, Meister şimdi de Zenith.. )

hakiki saatler bunlar

gerçi Zenith ile boyumu aşmış bulunuyorum fakat kastettiğim yeni Zenith'ler değil, eskileri... özellikle Zenith-Movado işbirliği dönemi saatlerine hastayım...

ben de flying vintage zenith 1969dan sonraki vintage'ler yani. 1969 zenith için çok önemli bir tarihtir. El Primero'nun doğum yılıdır.(foruma katkı olsun diye bu bilgiyi veriyorum)

1969 mübarek bir yılmış demek

.

alacağımdan değilde,ilk etapda kaçdan kaça düştüler?.

.

.

gerçekden ilginç olmuş,o makinelerin inceliği çok hoş.,kullanıldığı saatlerde bir zerafet oluşturuyor.

sade tasarımını sevdiğim zenith'lerden biri

bizantolog demiş ki:

işte sevdiğim zenith'lerden biri

bilmeyenler varsa eğer söyliyim XL-Tronik demek Bulova'nın çıkardığı Accutron saatlerden sonra aynı sistemi bir çok marka kullanmaya başladı.
Bunlardan:
Zenith ürününe XL-tronik simini verdi diğerleri ise şöyle hatırladığım kadarını yazayım
Eterna - Sonic
Omega- Megasonic veya elektronic veya elecktroquartz
Longines - Ultronic

bu saatler aynı zamanda çeşitli sitelerde Sweep Second Quartz, Ultra Quartz, Accuquartz, Diapazon gibi isimlerle de çıkabilir. bilgilerinize sunulur efenim.

Bu arada güzel bir saat bizantolog.. Sende var mı abi bundan?

tasarım açısından beğeniyorum bu saati. yoksa mekanizmasını sevdiğimden değil. asıl göstermek istediğim saati bulamadım ama görüntüsü buna çok benziyor. anlatmak istediğim saat karikatürist bir abimizde var. yakında gelir tatilden, çekerim bir fotoğrafını, çok beğeneceğini umuyorum

bazen bu isviçrelil erin abarttığı hissi geliyor bana bu kadar fiyat lar uçuk kaçık tabi 500.000 doarlık olanları hiç söylemiyorum bile....

1999'dan sonra Zenith'in ruhu değişti.

Mehmet abi, bu saat dergilerindeki fiyat/performans siralamasina gore zenith nasil bir yerde? bana gore yukseklerde olmasi gerek.

En üst sıralarda Patek, Vacheron, Blancpain, Audemars, Rolex filan var. Zenith de bunların ardından geliyor. 1999-2000 öncesi ise kalburüstü ancak tepe/üst sınıftan bir marka değil diye biliyorum. Sonra aldı başını yürüdü orası ayrı.

aslında bunu belirlerken herhalde elit kısmn tüketici alışkanlıkları baz alınıyor kalbur üstü marka belirlemesinde....

Patek ve Vacheron'un en ust sirada oldugunu bilmiyordum yani fiyatlari cok yuksek ama performans olarak zenith'den daha ustun olduklarini ben sahsen dusunmuyorum. haddimi asan markalar olduklari ucun performans olarak pek de arastirmisligim yok acikcasi

Breguet, Patek, Vacheron... bu saatler gerek performans gerek tasarım, üretim bakımından Zenith saatlerini fersah fersah geçer.... Müzayede kitaplarına bakıldığında bu markaların ağırlığı hiç tartışmaya yer bırakmayacak şekilde görülüyor. Sabah yine bir müzayede kataloğuna (Sotheby's) baktım. 2000 yılı sonrası üretilmiş birkaç tane Zenith dışında pek bir şey yoktu. Kataloğun yarısı Patek Philippe saatlerinden oluşuyordu, diğer yarısında Vacheron, IWC, Audemars, Blancpain filan var (katalog epeyce kalın bu arada)... Yani Zenith devler sıralamasına yeni girmiş sayılır.

2000 öncesi Zenith'lerin mütevazılığını, ağırlığını, klasiklerden oluşunu severim, 60'ların, 70'lerin Zenithlerine ise özellikle hastayım zaten.

2000 sonrası ise open heart'larla başlayan bir züppelik, bir kendini beğenmişlik bir sonradan görme hali seziyorum