Bir başka anıyla devam edelim.
Saat tamiratında en sıkıntı duyduğum şeylerden birisi de bir parçanın fırlayıp gitmesi veya yere düşüp kendisini arattırmasıdır.Saatin tamirat bölümüne ilgi duyan arkadaşlarımın pek çoğunun da başına geldiğini sandığım bu tür olaylar işin en sıkıntılı bölümünü teşkil eder.
Ben ilk önceleri çoğunlukla kucak örtüsü kullanmazdım.Bu örtüyü de tarif edeyim isterseniz.Tezgahtan kucağa uzanan bu örtü, çalışırken yuvarlanan ,düşen parçaların yere düşmeyip de bu beyaz zeminli örtüye düşerek kolayca bulunmasını sağlayan faydalı bir iş gerecidir.
İlk önceleri kullanmazdım derken birincisi böyle bir örtüyü kullanabileceğim bir tezgahım yoktu.İçinde el aletlerimin bulunduğu Zambo sakız kutusunu nereye götürdüysem orası benim tezgahımdı.Bu kimi zaman sınıftaki bir sıra,yemekhanedeki bir masa,veya herhangi bir komodin üzeri olabildiği gibi kimi zaman yatakhanedeki bir ranzanın üstü bile olabiliyordu.
Bir ikinci husus da o zamanlar yakını çok çok güzel görüyordum.Şimdiki gibi 2,75 lik yakın gözlüğüm falan yoktu.Pek çok işte lupa bile gerek duymuyordum.Ondan dolayı yere düşen baskı vidalarını veya küçük parçaları da çok rahatlıkla görebiliyordum.Ama yine de bunları aramak sinir bozucuydu.
Bir hafta sonu Mercan Yokuşu’nda bir tezgahta çok güzel bir Vetur kol saati buldum.Saatin güzelliği orijinal duruşundaydı.Çerçevesi ve kadranı hiç hırpalanmamıştı.Ama saatin mikası sapsarı ve çizik içerisindeydi ve kendisi de kirli ve bakımsızdı.Yerden alıp kurmaya çalıştım,zembereği de kırıktı.Kapağını açıp baktım,içinde o yıllarda bile pek sık görülmeyen 15 taşlı B serisi kırmızı bir makine vardı.Makine de çok düzgündü.Raket ayarı bile “0” konumundaydı.Baskı vidalarında da daha önceden sökülme emareleri görülmüyordu.Çok ucuz bir fiyata bu saati kapattım.
Satan da muhtemelen o yıllardaki genel makine modellerine uymayan bu saatten kurtulduğuna sevinmiştir.Çünkü benim önümden birisi daha bu saate bakmış ve fiyatını bile sormadan bırakmıştı.
Saati kapıp eve döndüm.Hemen de kapağını açarak işe başladım.Balansını iyice kontrol ederek söktüm.Direği sapasağlam ,pandülü çok güzeldi.Maşa sağlamdı,onu da söktüm.Peşinden tulumba bölümüne yöneldim.Yine de zemberekte güç bırakmamak için saati kuruyor gibi yapıp tulumba çarkını tutan mandalı maşayla tutarak zembereğin tamamen boşalmasını sağladım.Baskı vidalarını aldım.Tulumba çarkını sökmeden baskıyı alarak zarf içindeki zembereğe ulaştım.Zembereği dikkalice yerinden çıkarttım ve yine fırlayabileceğini değerlendirdiğimden pür dikkat zarfından çıkardım.
Zemberek neredeyse tam ortasından ikiye bölünmüştü.Kendi yedek parçalarım arasından aynı çap ve uzunlukta bir sağlam zemberek bularak önce zembereğin çentikli kısmını zarf içerisindeki yerine oturtarak, tersinden zembereği sarmaya başladım.Tam sona gelmişken korktuğum başıma geldi.Zemberek elimden kurtulup fırladı ve işin kötüsü de zemberek göbeği uçup gitti.
Önce yerlere bakarak aradım bulamadım.Sonra her yeri ellerimi gezdirerek taradım,yine bulamadım.Bulmaktan ümidi kestim,eski zemberek göbeklerime baktım,bu makinenin ki çap olarak onlardan değişikti,hiçbirisi uymadı.Çare yok,aranacaktı.
Yeniden yerlerde yatıp yuvarlanarak aradım ,yer yarılıp içine girmişti.Üstüme başıma baktım,ceplerime bile baktım yoktu.Ne yaptıysam bulamadım.Halbuki ondan çok daha küçük boyutlu baskı vidalarını,mandal yaylarını şıp diye bulabiliyordum.Neredeyse iki saat kadar aradım ama nafile.Sinirlenip işi bıraktım.
Şimdilerde unutulsa da, eskiden evlerde kullanılan en yaygın terlik cinsi “tokyo” tabir edilen üstten bantlı, altı süngerden biraz sert,kauçuktan yumuşak terliklerdi.Benim de o gün ayağımda bu terlik vardı.Meğerse aramak için kalktığımda bizim zemberek göbeğinin üzerine basmışım.Göbek bu yumuşak tabanın içine girmiş.Ben ne kadar aradıysam bu tabanda saklandığından bulamadım tabii.
Birkaç gün sonra evde taş bir zemin üzerinde terliğimden “cızırt” diye bir ses geldi.”Ulan buna yine ne yapışmış” diye altını çevirdiğimde zemberek göbeği oradan bana sırıtıyordu.Ne kadar sevindiğimi tahmin edersiniz herhalde.
Tamirata meraklı arkadaşlarıma kolay gelsin. Parça düşürmeden ,kaybetmeden zevkli onarımlar diliyorum.
Herkese selamlar...